Ve bir kitabın daha sonu.. kendine yabancılık, hiçbirimizin içinden çıkamayacağı bir hal. Her daim anlamakta zorlandığımız deneyimlerin içinden geçmeye devam edeceğiz. Ve ne yaparsak yapalım, bir yanımız hep yabancı kalacak bir yerlere, birilerine, bir şeylere ve en önemlisi de kendimize..
Kitabı bitirdigimde Mevlana'nın: "Belki de yaramız, ışığın ruhumuza dokunabildiği tek yerdir." cümlesi yankılandı kulaklarımda. Acaba bazı yaralarımızın sarıp sarmalanması, üstünün örtülmesi iyileşmeyi imkansız mı kılıyor?
Bu paradoks nasıl aşılır bilmiyorum ama kendine yabancı olmanın, estetik kaygısıyla yaralarımıza yaptığımız makyajlarla muhakkak bir ilgisi olduğunu biliyorum
...
"Bana ne sorarsan sor, hiçbir cevap bulamayacaksın. Ne kim olduğumu, ne de nereye gittiğimi biliyorum. Bana ne sorarsan sor, boşuna çabalayacaksın. Biri olarak uyuyorum, bir başkası olarak uyanıyorum. Dün başka biriydim, yarın baska biri olacağım..."
Kitabın girişinde yer alan, Sinantefksi isimli şarkıdan alıntı olan bu sözler kitabın özeti bence.