Ay batmak üzereydi; geç kalmış yıldızlar par par yanıyordu. Dandanakan yolunu tuttu. Yol boyunca Sarı Hoca kulağının dibinde durmadan konuştu. «Ben, Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağan>> deyip başladı, göçlerden, baskınlardan, demir dağları eriten demir bilekli demircilerden söz açtı. <<Devlet>> dedi; «Yurt»; dedi, «Büyük yurt, bölünmez yurt, bölünmeyen yurt» dedi; «Selçuklu, Selçukludan sonrakiler, onlardan da sonrakiler..» dedi; «En son yok..>> dedi; «En baş var mıydı ki en son olsun.>>