Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kırık Rapsodi

Neslihan Stamboli

Kırık Rapsodi Sözleri ve Alıntıları

Kırık Rapsodi sözleri ve alıntılarını, Kırık Rapsodi kitap alıntılarını, Kırık Rapsodi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Onun için sular hep bulanıktı. Hep bir pişmanlık içindeydi. Sonra pişmanlıkları öfkeye dönüştü zamanla öfkesi yerini hüzüne bıraktı."
Tabiii hayat limonata değil… ama benziyor! Herkesin hayatı algılama şekli farklı. Çünkü hepsinin geçmişte yaşadıkları, taşıdığı yaralar ve bunların yarattığı korkular farklı. Limonatanın gerçek tadını alabilmek için geçmişte yaşadıklarımızın bıraktığı izlerin ve geleceğe dönük korkularımızın farkına varmamız gerek
Reklam
Rüyacığım, düğüm ne zaman çözülüyor biliyor musun? Acı olsun, tatlı olsun, geçmişin gerçek olmadığını fark edebildiğinde. Kaybettiklerinin geri geleceği günün özlemiyle rüya görmekten vazgeçtiğinde…
Kendini tanımadığın sürece kendine karşı hoşgörülü olamıyorsun. Kendine hoşgörün yoksa, başkalarına hiçbir zaman hoşgörülü davranmıyorsun. Kendini affedemezsen, hiç kimseyi affedemiyorsun. Kendin özgür olmadıkça, kimseye özgürlüğünü veremiyorsun. ve en önemlisi kendini sevemezsen, başkalarını sevemiyorsun. Başkalarını sevemediğinde, kalbini açamadığında korkularının ne kadar yersiz olduğunu göremiyor, onları yenemiyorsun. Ve bu korkular hayallerini gerçekleştirmene engel oluyor.
Düğüm ne zaman çözülüyor biliyor musun?Kaybettiklerinin geri geleceği günün özlemiyle rüya görmekten vazgeçtiğinde. Geçmişte kaybettiklerin hiçbir zaman geri gelmiyor.. kayıplarının sende bıraktığı izleri fark edebilmek gerek... Bunları kabullenmek gerek.... Bu izlerle barışabilmek gerek... Kaybettiklerinin yerine bugün başka şeyler var. Onları da kaybetmeden görebilmeli bugünü yaşayabilmelisin... Yaşamın tadına varabilmelisin.
Modernlik, mutlaka eskiyi kökünden söküp atmak ve yerine insanlara tüm geçmişlerini unutturacak kişiliksiz ama illa ki yepyeni çirkinlikler mi getirmekti? Eskilere bakmak, onları korumak çağın yeniliklerine ayak uydurmalarını sağlayacak değişiklikler yapmak olmuyor muydu?
Reklam
Herkesin hayatı algılama şekli farklı. çünkü hepsinin geçmişte yaşadıkları, taşıdığı yaralar ve bunların yarattığı korkular farklı.
Mutluluğa duyduğu aşkla sığındığı iyimserliği gözlerinde perde indirmişti.
Bilimin uzayın sonsuzluklarina yönelmesi gibi sanat da insanın içindeki sonsuzluğa yönelmeli.
Hiyerarşi ve itaat etmeyi gerektiren bir dünyada yaşıyoruz. özünü teslim etmeyi, dayatılanlari kayıtsız şartsız kabul etmeyi gerektiren bir dünya! iç dünyamda ise bütün bunlara ayak direyen bir ateş alev alev yanıyor. Rengarenk bir geleceğe içelim arkadaşlar. Özgürlüğe!
Reklam
Bugün sahip olduğunuz maddi ve manevi ayrıcalıklarınızın bir övünç kaynağı olmasına kati surette izin vermemelisiniz. Çünkü aslında övünecek hiçbir şeyiniz yok ama topraklarınıza sahip çıkmak gibi büyük bir sorumluluğunuz var.Asaletiniz, sahip olduğunuz toprakları ve bu topraklarda yaşayan insanları korumanızı, onlara iyi bakmanızı, üretmelerine ve yaşamlarını sürdürebilmelerine yardımcı olmanızı gerektiriyor. Bu mevkiler ve onlar sayesinde elde edeceğiniz ayrıcalıklar güç ve saygınlık gözünüzü boyamasın. Elde edeceğiniz konumunuzu, sorumluluklarınızı yerine getirmek için değil de, yersiz kibrinizi körüklemek için kullandığınız takdirde sadece gülünç duruma düşmek ile kalmaz aynı zamanda kendinizi kandırarak gerçekten üstün olduğunuza inanmaya başlar ve etrafınızdakilerle birlikte felakete sürüklenirsiniz. Asalet sadece bir takım ayrıcalıklar, güç, prestij demek değildir. Bunların beraberinde getirdiği sorumlulukları üstlenmeli siniz. Asalet sorumluluk demektir. Soylu olmak soylu davranışlarda bulunmak zorunluluğunu da beraberinde getirir ve her şeyden önemli soylu biri, başkalarına yardım ettiğinde kati Surette takdir görmeyi veya karşılık almayı beklemez. Yardım eder, çünkü doğru olan ve esaretinin gerektirdiği davranış budur.
Gyula Krudy'nin yazdıkları geldi aklına: Mutluluk, arzuların tatmin olması ile ızdırapların başlaması arasındaki kısacık bir soluktur.
Dayanacak tek bir duvarı bile olmayan kapkaranlık bir odanın içine hapsolmuş hissediyordu kendini. Attığın adımın ne zaman boşluğa denk geleceğini bilemediğin için donup kaldıgin, çaresizlikle kıvrandığın, ama kılını bile kıpırdatamadığın açık bir hapishane.
Nilüfer çiçeğinin bilir misin? iyice açmış güzel bir nilüfer sakin gölün üzerinde öylesine asil ve huzurlu salınır ki onun bu haline bakan hayatında hiç zorluk çekmediğini sanır. Halbuki onun çiçek açabilmesi için, köklerinin içinde bulunduğu çamurdan beslenerek, bulanık sularda büyümesi ve sonunda suyun yüzüne çıkarak güneşin ışığını görmesi gerekmiştir.
Yersiz ufacık bir sözcüğün, istenmeyen bir çığı başlatacak bir patlamaya dönüşmesinden korkuyor, ağzını açamıyordu.
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.