"Senin için bir sakıncası var mı?" Sesi tam kulağımın içindeydi. "Sanırım bunu sana kenara kaymanı söylemeden önce sormalıydım, değil mi?"
"Hayır," diye fısıldadım."Bir sakıncası yok."
"Güzel." Yan döndü ve bana baktığını biliyordum. Kaşık pozisyonundaydık! Fakat birbirimize dokunmuyorduk o yüzden bu sayılmazdı."Çünkü bu yatak benimkinden çok daha rahat ve benim gidesim yok."
-Sydney
Onu seviyordum. Tanrım, onu çok seviyordum.
Bunca zamandır ona bunu söylememiş olduğuma inanamıyordum.
Salağın tekiydim ben ama şanlı bir salaktım.
-Kyler
"Kendimi yürümeye zorlayarak yanağıma doğru sinsice yol alan gözyaşını sildim. Bende bu şans varken bu gözyaşı damlası yanağımda donar ve tüm dünyaya Noel Baba'nın gerçek olmadığını öğrenen bir çocuk gibi ağlamak üzere olduğumu ilan ederdi.
O zaman da ağlamıştım.
Şimdi de ağlamak üzereydim."
Bazen yalan söylemek en kolay şeydi, özellikle de kendime yalan söylüyorsam. Gerçeği yüksek sesle söylemekse, bir daha asla geri alamayacağım anlamına geliyordu.