Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1800 - 2012

Kısa Türkiye Tarihi

Kemal H. Karpat

En Beğenilen Kısa Türkiye Tarihi Gönderileri

En Beğenilen Kısa Türkiye Tarihi kitaplarını, en beğenilen Kısa Türkiye Tarihi sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kısa Türkiye Tarihi yazarlarını, en beğenilen Kısa Türkiye Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
2023te okuyacağım kitaplar.. :D
evet, ben de başlıkta yazdığım gibi bu listedeki kitapların hepsini yıl içinde okuyamayacağımı biliyorum ama ne kadarını okuyabileceğimi bilmiyorum.. bunu da bu sene göreceğim/z.. (= asgari ücret/dolar kuru= bu sene okuyacağım kitap sayısı kutsal denklemimden hareketle (şu anki kura göre) yıl sonuna dek (bugüne dek okuduklarım dışında) 392 adet
Dil elle tutulur, gözle görülür, kulakla işitilir milli varlığın en somut ifadesidir.
Sayfa 104 - Timaş Yayınlar, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
Reklam
Evren diyince tüyler bi diken diken
Kenan Evren Paşanın ANAP'a açıkça cephe almasına ve lideri Turgut Özal'i tenkit etmesine rağmen ANAP 211 milletvekili ( MDP ancak 71, Halkçı parti 117 milketvekili) çıkartmıştır. ANAP'ın milletvekili sandalyelerinin %52'sini elde etmesi ve böylece hükümeti tek başına kurma yetkisine sahip olması, Türkiye siyasi tarihinde yeni bir safha açmıştır. 29 kasım 1983'te, 17. TBMM dönemi açılınca askeri hükümet başkanı Bülent Ulusu istifasını sunmuş ve Türkiye'de askeri rejim şeklen sona ermiştir.
İkinci Dünya Savaşı'nın sona erdiği 1945 yılında Türkiye'nin ekonomisi savaş görmüş ülkeler kadar perişan bir durumdaydı.
Sayfa 165 - Timaş Yayınları, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
Dünyada hiçbir millet, başkanını Türk milletinin Atatürk'ü sevdiği kadar sevmemiştir. Karşılaştığı bütün zorluklara ve baskılara, sıkı rejime rağmen halk Atatürk'e daima bağlı kalmış, ondan sevgisini ve desteğini esirgememiştir.
Sayfa 160 - Timaş Yayınları
Mecelle'nin Yerine
... (1926) İsviçre Medeni Kanunu kabul edilerek o zamana kadar kullanılan İslâmî kanunlar bırakılmıştır. İsviçre Medeni Kanunu'nun topyekün kabul edilmesi aslında rejim değişikliği kadar önemli bir hareketti. Çünkü bu kanun yalnız şeriatin (Mecelle dâhil) yerini almakla kalmıyor, Türk toplumunu Batı medeniyeti ve kültüründen esinlenilmiş bir kanunla idare etmek gayesini de güdüyordu. Fakat bir kanunla toplumu değiştirmenin mümkün olmadığı zamanla anlaşılacaktı. Bütün İslâm dünyası bu hareketi yadırgarken Avrupa, İsviçre Medeni Kanunu'nun kabulünü Türkiye'nin modernleşme isteğinin en açık göstergesi olarak görmüştür. Medeni Kanun'u, diğer kanunların kabulü takip etmiştir. Bu kanunların kabulünü merkezlerine haber veren Batılı misyonerler, Türkiye'nin artık İslâmiyet'ten uzaklaşacağı ve belki de bir gün din değiştireceği ümidini raporlarında zikretmişlerdir.
Sayfa 151 - Timaş Yayınları, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
Reklam
Erdoğan'a karşı yöneltilen eleştirilerin şüphesiz ki doğruluk ve yanlışlık payı vardır. Fakat Erdoğan'ın eleştiriye yol açan tarafı kimilerince hor görülen bir sınıfa mensup olması ve sınıf değiştirmesine rağmen, Özal ve Demirel gibi girdiği yüksek sınıfın özelliklerini almayarak mensup olduğu sınıfa bağlı kalması, onun sözcüsü ve savunucusu olmaya devam etmesidir. Elitist toplumlarda en büyük günah, elitist sınıfın değerlerini ve yaşayışını bir yana bırakarak, kendi halkının hayatını yaşamakta ısrar etmek ve halkın değerlerini paylaşmaktır. Erdoğan'ın Türkiye halkının yaşam seviyesini yükseltip onu bilinçlendirerek elitist vesayetten kurtarmaya çabalaması, onu desteklemeyenlerin gözünde günahını bir kat daha artırmaktır.
Sayfa 260 - Timaş Yayınları, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
Halkın görüşüne yakın lâiklik bulmak ?
1960-65 yillari arasinda CHP'nin ordu ile yakindan isbirligi yaptigi bilinmektedir. 1965'ten sonra CHP'de gelişen ortanin solu hareketi ve pozitivist laikliğin yerini alacak halkın görüşüne daha yakın bir lâiklik bulma yönünde ki arayışlar ordunun üst kademelerini CHP'den sogutmustur.
Allah Gâvura Fırsat Vermesin..
Savaş sırasında Rusların Tuna'yı aşmaları ve Türklerin asırlardır yaşadıkları toprakları işgal etmeleri üzerine, Rus kumandanı bir genelge yayınlayıp Türklere ve Müslümanlara hayat ve mal teminatı vererek ellerinde bulunan silahları teslim etmelerini istemiş, ancak bu silahlar sonradan Bulgar çetelerine verilmiştir. Bundan sonra Rus askeri ve Bulgar çeteleri müştereken Türklerin yok edilmesine girişmişlerdir. Binlerce çocuk, kadın, ihtiyar öldürülerek malları yağma edilmiş, köyleri ateşe verilmiştir. Camiler, okullar, vakıf binaları yerle bir edilmiştir. Mesela Filibe'de savaştan önce kullanılır durumda olan 17 büyük camiden ancak bir tanesi ayakta kalabilmiştir. Sofya'da bir gecede yüze yakın cami ve mescit havaya uçurulmuştur. Bütün ahali her türlü insanlık dışı kötü muameleye tabi tutulmuştur. Bu suretle asırların ürünü olan Türk-Müslüman medeniyeti yerle bir edilmiştir. Ancak Rus ordularının girmedikleri Şumnu, Razgrad ve Deliorman bölgeleri kısmen bu vahşetten kurtulabilmiştir. Rus ve bilhassa Bulgarların vahşetinden ürken Doğu Rumeli, Trakya ve Makedonya Türk-Müslüman halkı, kurtuluşu İstanbul'a ve Anadolu'ya kaçmakta bulmuştur. Türk halkına karşı gösterilen bu vahşet yabancı devlet temsilcilerinin bile dikkatini çekmiştir. Bu arada İngiltere'nin İstanbul sefiri Henry Layard, bu kıyımda en azından 200.000 ilà 300.000 kadar Müslüman'ın öldürüldüğünü ve bir milyondan fazla insanın yerlerini terk ettiğini defalarca Londra'ya bildirmiştir. Bu hadisenin acı hatıraları yakın zamanlara kadar büyük bir canlılıkla Türk halkının vicdanında yaşamıştır.
Sayfa 70 - Timaş Yayınlar, 6. Baskı (2016)Kitabı okudu
240 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.