Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Komonist Masasındaki Nazım Hikmet

Tolga Şardan

Komonist Masasındaki Nazım Hikmet Sözleri ve Alıntıları

Komonist Masasındaki Nazım Hikmet sözleri ve alıntılarını, Komonist Masasındaki Nazım Hikmet kitap alıntılarını, Komonist Masasındaki Nazım Hikmet en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nazım'dan Piraye'ye
Yeryüzünde hiçbir insan, hiçbir insana benim sana yaptığım kötülüğü yapmamıştır. Bütün bunlara rağmen gel. Sana "gel" diyecek kadar yüzsüz ve alçaksam ne halt edeyim, öyleyim işte. Fakat, gel.
Sayfa 126Kitabı okudu
Dört nala Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kurak başı gibi uzanan Bu memleket bizim
Sayfa 345 - Nazım Hikmet "Davet" şiirindenKitabı okudu
Reklam
O hep şiirinin peşinde olan bir adamdır. Yalnız ve tenha.
Sayfa 365 - Nazım Hikmet hakkındaKitabı okudu
951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
Sayfa 197 - Doğan Kitap
Atatürk’ün ölümü ve Demokrat Parti’nin iktidar olması arasındaki zaman dilimi, Nâzım Hikmet için oldukça zorlu geçti. 1938-1954 arası Nâzım Hikmet için kâbus olmuştu. Ankara-Sultanahmet-Çankırı-Bursa-Üsküdar cezaevleri arasında mekik dokudu. Bir cezaevinden ötekine, ötekinden bir diğerine gitti.
Mustafa Kemal “Bazı genç şairler ‘modern olsun’ diye mevzusuz şiir yazmak yoluna sapıyorlar. Size tavsiye ederim, gayeli şiirler yazınız” diye söze başlamıştı. Acele gelen bir telgraf sohbeti bitirmiş, ama sonraki yıllarda Nâzım Hikmet’in ne zaman başı derde girse, Mustafa Kemal’in onu gizlice koruduğu değerlendirilmişti. Nâzım Hikmet, sosyalizme yatkın olmasına karşın Kuvayı Milliye’ye desteği sonrasında Bolu’da öğretmen yapılmıştı. “Ne var ki, bir süre sonra komünizme kaymaya başlayan hayat görüşü nedeniyle bizzat desteklediği Ankara Hükümeti ile devletin takibine girmekten kurtulamadı. Devlet, Nâzım Hikmet’in özellikle İstanbul ve Ankara’da attığı tüm adımları tespit için seferber oldu”.
Reklam
"T.C. BURSA VİLÂYETİ 16/9/1943 EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ KISIM: 1.A SAYI: 1756 Özü: Nazım Hikmet’in muhaberesi H. Gizlidir Ankara Valiliğine 1 – Bursa cezaevinde mahkûmen mevkuf komünist şeflerinden Nazım Hikmet’in Malatya cezaevinde mahkûm Komünist Kemal Tahir’e gönderdiği ve ele geçirilen mektubunda; Ankarada biri Alaman ve diğeri Macar iki casusun bahçelievlerde hususi surette mahkûm oldukları, cezalarını çekdiklerini ve kendisinin esasen kürt olup kürtleri, çok sevdiğinden bahsettiği ve aynı zarf içerisinde yine mahkûm komünistlerden Reşât Kemali’nin de bir mektubu görülerek her ikisinin de birer suretleri dahiliye vekâletine, bunlardan Nazım Hikmet’in mektubunun bir sureti ayrıca Ankara vilâyetine ilişik olarak sunulmuştur. Bunlardan başka Nazım Hikmet’in 15/9/943 tarihinde Sinop cezaevinde mahkûm komünistlerden Nuri Tahir’e yazdığı bir mektubunda (müdürünüzün ve müddei umuminizin size karşı gösterdiği iyiliği Kemâl Tahirden aldığım bir mektuptan öğrendim. Tam manasiyle cumhuriyet hapisane müdürü ile bir cumhuriyet müddei umumisinden zaten bundan başka bir şey beklenemez. Müdürünüze bilhassa selâm ederim) dediği görülmüştür. Gerek bu yazıya ve gerekse Reşât Kemali’nin mektup münderacatına göre her nedense bu kabil eşhasın cezaevlerinde fazla müsamaha görmekte oldukları göze çarpmaktadır. Gereği saygı ile arzolunur. 2 – Dahiliye vekâletine arzedilmiş Ankara vilâyetine yazılmıştır. Bursa Valisi Fazlı Güleç."
Kısım III. Amirliğine 28-5-937 günü saat 15-30 da tarassudu emir buyrulan komünist Nazım hikmet adındaki şahsı göz önüne almak üzere yatıp kalkmakta olduğu ıstanbul oteline gidildi muma ileyhin sabah saat 8-30 da çıkıp gittiği ve bir daha otele gelmediği öğrenilmesi üzerine henüz şahsını tanımadığım bu kişiyi bulmak üzere bulunması melhuz olan
Nazım Hikmet ve Vâlâ Nureddin, Nisan’da Ankara’dan ayrılmadan önce Meclis’e davet edildiler. “Milli Mücadele” şiirinin yarattığı yankı nedeniyle Nâzım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın akrabası İsmail Fazıl Paşa, iki şairi Mustafa Kemal Paşa’ya da takdim etti. Nâzım Hikmet, hissettiklerini şöyle anlatmıştı: “Yüreğim çarpıyordu. Sert bir mavilik gördüm. Sonra bir altın sarısı... Sonra ak eller, kadın ellerine benzeyen biçimli, güzel ellerini gördüm. Belki de aklımda öyle kalmış. Belki de elleri öyle değildi, ama gözlerinin mavisiyle saçlarının sarısı öyleydi...”
Nâzım Hikmet’in “orduyu isyana teşvik” iddiasıyla yargılandığı dosyada Ömer Deniz adındaki Harp Okulu öğrencisi ihtilal hazırlığı ile suçlanmıştı. 17 Ocak 1938 gecesi kuzeni Celalettin Ezine’nin evinde gözaltına alınıp tutuklanan Nâzım Hikmet, daha sonra yargılama için Ankara’ya götürülmüştü. İşte bu süreçte devlet; Nâzım Hikmet ve dosyadaki sanıklara hapis cezaları vermiş, ancak henüz bazı soruların yanıtları bulunamamıştı. Bu soruların başında ise Nâzım Hikmet’in, Harp Okulu öğrencisi Ömer Deniz’le bağlantısı geliyordu. Yargılama sürecinde konuşan sanık Deniz, Nâzım Hikmet’in kendisine, “Temasımızdan şüphe ederler, bu şüpheyi uyandırmayalım. Ben seni istediğim zaman bulurum” dediğini iddia etmişti. Nâzım Hikmet, yargılamada bu bağlantının olmadığını açıklamaya çalıştı, fakat Ömer Deniz’in soruşturma sırasında Nâzım Hikmet’le ilişkisini anlatırken kurduğu cümle, devletin alarma geçmesine neden oldu: "Ankara Valiliğine Harp okulunda yakalanan talebe Ömer Deniz’in Nazım Hikmet’le teması hakkındaki itirafı sırasında Nazım Hikmet’in kendisine (Temasımızdan şüphe ederler, bu şüpheyi uyandırmayalım. Ben seni istediğim zaman bulurum) demek suretile Ankara’da bu gibi temasları yapabilecek elemanlara malik olduğunu ihsas ettiği anlaşılmıştır. Hadisenin meydana çıkması böyle bir temasa mani olduğundan bu elemanların kimler olduğu tesbit edilememiştir. Bu hususta önemle inceleme yaptırılarak Nazım Hikmet’e tavassut edecek elemanların kimler olduğunun tesbitini ve sonunun bildirilmesini rica ederim. Ankara ve İstanbul Valiliklerine yazılmıştır. Dahiliye Vekili"
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.