Kitapta ilk sayfadan son sayfaya kadar sık sık tekrar eden o cümle: eşitler evinde statüler farklı olabilir ama onurlar eşittir.
Kitapta kölelik - kulluk - özgürlük kavramları farklı kitap, dizi vbden de örnekler verilerek anlatılmış. Bu kavramlarla ilgili pek çok noktaya değinilmiş. Eşitler evi nasıl olur, esirler evi nasıl olur, esirler evinden eşitler evine nasıl adım atılır, hangi ortamda (iş, ev, aile vb.) nasıl işler pek çok şeyin detayı var.
Cinsiyet eşitliğine de değinilmiş. Kadın ile erkek hangi açıdan eşittir mesela? Kadın neden ikinci sınıf görülür? Kadın olmanın veya erkek olmanın yarattığı zorluklar, toplum baskıları... Hepsine ayrı ayrı değinmiş, psikanaliz veya Jung ile de bağdaştırmış bazı yerlerde. Özdeşim konusundan bahsetmiş mesela bu çok ilgimi çekti, çocuklar doğduğundan beri bir kadın ile özdeşleşir ki bu çoğunlukla annedir, yani çoğu şeyini anne halleder ama erkek çocuk 5 6 yaşlarından sonra baba yani bir erkek figürü ile her şeyini çözmeye başlar. Yani babanın rolü annenin rolünden daha fazla olmaya başlar, bu geçiş sürecini kız çocukları yaşamaz, bu yüzden aynı yaştaki kız çocuğu erkek çocuğuna göre daha olgundur şeklinde bahsedilmiş. Bunu unutmamak için özellikle yazmak istedim.
İlk 3 kitabını okumadım o yüzden karşılaştıramayacağım ama bu kitabı sevdim, bazı konularda ufkumu açtı diyebilirim. Ayrıca bahsedilen her konu gerçekten önemli. Hayatıma da uygulayabilirsem ne mutlu. Okumaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum.
