Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Semavi Dinlerin "Kutsal" Bilinen Kitapları

Kur'an'ın Eleştirisi 1

İlhan Arsel

Sayfa Sayısına Göre Kur'an'ın Eleştirisi 1 Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Kur'an'ın Eleştirisi 1 sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Kur'an'ın Eleştirisi 1 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zaman süratle ilerliyor. Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişmesini inkar etmek olur...” (Atatürk.)
(...) başkalarını kendimize inandırabilmek için, Kur’an üzerine yeminler eder, “Kur’an çarpsın ki!” diyerek konuşuruz! Bununla beraber Kur’an’ı okuyup, içinde ne olduğunu anlamak aklımızdan geçmez; buna gerek de duymayız: ilgisizlik bir yana, bir de içinde yaşadığımız ortam bizi şuna inandırmıştır ki, Kur’an, “en son” ve “en mükemmel” bir dinin kitabı olmak üzere, Tanrı tarafından gönderilen, her şeyi ve her ilmi içeren, hiçbir konuyu ve soruyu dışlamayan, bir benzeri insanlar tarafından ortaya konamayacak mükemmeliyette “kutsal” bir kitaptır.
Reklam
Kur’an tercümesi ve tefsiri gerekir. Ta ki, dinini kaynağından öğrensin, Allah’ın kitabını bilsin” şeklinde konuşuruz ya da biraz daha ileri giderek, “Kur’an öz dilimize çevrilsin ve din adamları (hocalar) Tanrı ile kulları arasından çekilsin” deriz. Oysa İslamcılar, bu tür istekleri olumsuz karşılarlar. Çünkü Kur’an’ın herkes tarafından okunup anlaşılmasını ve hele aklın eleştirisinden geçirilir olmasını sakıncalı bulurlar; daha doğrusu bunu, kendi egemenlikleri ve etkinlikleri bakımından çok “tehlikeli” sayarlar.
"Çünkü, Kur’an’a göre insan, kendi aklıyla bilgiye sahip olamaz, doğru yolu bulamaz. Akıl denen şey, “özgür” şekilde iş görsün diye verilmemiştir insana; akıl, Tanrı (ve peygamber”) buyruklarını öğrenmek ve bunlara uymak için verilmiştir. Ve aklın bu buyruklara boyun eğmesi de Tanrı’nın istek ve keyfine tabidir. Çünkü, Kur’an’da, '...Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz...' (Tekvir Suresi, ayet 29) ya da 'Sizler, ancak Rabbinizin dilemesi, izin vermesi sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir...' (İnsan Suresi, ayet 30) şeklinde hükümler vardır.Daha başka bir deyimle, kişi, kendi aklı ve özgür iradesiyle kendi davranışlarını ayarlayamaz; her şeyiyle Tanrı iradesine bağlıdır."
Sayfa 5 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
"Surelerin ve ayetlerin sıralanışında tam bir düzensizlik ve keşmekeştik egemendir: sure ve ayetler ne alfabetik bir sıraya, ne iniş (nüzul) sırasına, ne de konu esasına göre düzenlenmiştir; hangi surenin ve hangi ayetin önce ya da sonra indiğinin kesin olarak bilinmesi şöyle dursun, önce indiği söylenen sureler ve ayetler kitabın sonlarında, sonradan indiği söylenenler ise, kitabın başlarından yer alınıştır. Örneğin, ilk indiği söylenen Alak Suresi, Kur’an’da 96. sure olarak yer almıştır; buna karşılık 96. sure olarak indiği kabul edilen Rad Suresi, Kur’an’ın 13. sırasına konmuştur."
Sayfa 7 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
"...bazen üç dört satırlık bir ayetin kendi satırları içerisinde çelişki yatar. Nice örnekten biri olarak Enam Suresi’nin şu ayetini okuyalım: “Allah kimi doğru yola iletmek isterse, onun kalbini İslama açar, kimi de saptırmak isterse ... kalbini dar ve sıkıntılı kılar. Allah inanmayanları küfür bataklığında bırakır” (Enam Suresi, ayet 125). Dikkat edileceği gibi burada Tanrı, dilediğini “Müslüman” ve dilediğini “kafir” yapıyor. Kafir yaptıklarını cezalandırıyor! Hiç Tanrı ‘ kişileri hem kafir yapar hem de kafirdirler diye cezalandırır mı?"
Sayfa 8 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Fikirsel gelişmenin yazıtı olarak kabul edilen Latince bir deyim var: “Timeo hominem unius Libri” (tek kitap okuyandan kork!). Bu deyim, tek kitaba bağlı kalmanın, bağnazlığa, bilgisizliğe ve hoşgörüsüzlüğe sürüklenmek demek olduğunu anlatıyor.
"Fikirsel gelişmenin yazıtı olarak kabul edilen Latince bir deyim var: 'Timeo hominem unius Libri' (tek kitap okuyandan kork!). Bu deyim, tek kitaba bağlı kalmanın, bağnazlığa, bilgisizliğe ve hoşgörüsüzlüğe sürüklenmek demek olduğunu anlatıyor. Denilebilir ki, Batı dünyasını, “Karanlık Çağ”dan çıkarıp, aydınlıklara kavuşturan şey, tek kitabın egemenliğinden kurtulmuşluktur."
Sayfa 9 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Akıl çağının mimarlarına göre “insan” denen varlık, yaratıcı nitelikte bir akıl gücüne sahiptir ve eğer aklın özgürlüğünü yok eden engeller önlenecek olursa, sınırsız gelişmelere ulaşabilir.
Şeriatçıyı tehlike olmaktan çıkarmanın en etkili yollarından biri, şeriatın, akla, vicdana ve ahlaka aykırılıklarını sergilemektir. Bu usul onları, cevap veremez durumda kılmaya yetecektir.
Reklam
"Demek istediğim şudur ki, şeriatın insan aklını durduran ve dumura uğratan verilerini ortaya sermekle, şeriatçıyı kendi alanında da susturmak ve tehlike olmaktan çıkarmak mümkündür. Yeter ki, aydınlarımız, biraz olsun şeriatın içyüzünü incelemiş ve öğrenmiş olsunlar. Bütün bunlar bir yana, bir de şu var ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti, vahiylere göre değil, akılcı verilere dayalı olarak kurulmuş laik” bir devlettir. Anayasası, kanunları ve tüzükleri, vahiylere yer vermek şöyle dursun, gerçeği söylemek gerekirse vahiylere karşıt akılcı hükümlere dayalıdır."
Sayfa 12 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
"Değişmekte olan bir dünyada, hiç değişmeyen vahiylerle değil, yaratıcılığın ve gelişmenin tek aracı olan akla özgürlük vermekle, akılcı düşünceyi egemen duruma getirmekle, din verilerini eleştirel akıl süzgecinden geçirmekle uygarca yaşanabilir"
Sayfa 13 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
193 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.