Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz

Fevziye Abdullah Tansel

Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz Sözleri ve Alıntıları

Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz sözleri ve alıntılarını, Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz kitap alıntılarını, Kurtuluş Savaşı'nda Kadın Askerlerimiz en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1921de cepheden kaçan oğluna karşı mudurnulu fatma kadının davranışı.
... kıtasından firar ederek, kar fırtınalarının şiddetle devam eylediği soğuk bir gecede avdet eden oğlu İsmail'i, asker firarisi olduğundan dolayı hanesine kabul etmemiş, oğlunun bütün recalarına cevaben, aile ocağına kabul etmek suretiyle din ve vatanına ihanet edemeyeceğim ve memleketin hizmet beklediği bir zamanda firar ettiği için kendisim evlat tanımayacağını söylemiş ve hükümete teslim etmiştir. Türk analarına yakışan bu mümtaz hareket, istiklal mücadelesinin Anadolu kadınları arasında nasıl terakki edildiğini göstermektedir.
Dr. Hüseyin Suat Yalçın
Birinci İnönü'nden sonra bir kışta kıyamette, Çıkıp gelmiştim İstanbul'dan öksüz bir kıyafette. Ne vardı görmek isterdim, ne vardı bilmek isterdim, Bu millet kaynağından fışkıran azmü celadette! Ne ulvi levhalar gördüm, ne mahzun sahneler gördüm; Bozuk yollarda erkekten, kadından bin katar gördüm. Hilafım şoktur iş hâd eylerim Allah'ı, vallahi, Öküzlerle beraber yük çeken çok ihtiyar gördüm! Giderken bir sabah karlarda Ilgaz Çamlı Dağı'nda, Soğuktan bir kadın donmuştu gördüm orta çağında; Birikmişti başında köylüler, ben deşitab ettim; Tutardı sımsıkı bir mermiyi hala kucağında! Beraber yolcu olmuştuk, güzel bir şık kadın vardı, Yıkık köylerde gördükçe sefalet, durmaz ağlardı; Görüp kızlar, kadınlar top çekerken yalın ayak, çıplak, "Olursun sen de inşallah beter bizden!" diyorlardı... Duyup böyle 'itabı tazenin vicdanı ürperdi, Koşup gitti, yapıştı bir kenarından ipin, gerdi. Sevinmişlerdi, çünkü hepsinin arzusu olmuştu, "Şükür Allah 'a, oldun sen de bizlerden!" demişlerdi.
Sayfa 99 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kastamonu'da, o savaş günlerinde Açık Söz gazetesini yayımlamakta olan Hüsnü Bey, Kurtuluş Savaşı'nda, hele Sakarya Harbi sıralarında Kastamonu şehri ve vilayeti hanımlarının, Türk kadınlarına yakışır surette çok çalıştıklarını, çok fedakarlıklar gösterdiklerini, bunun pek çok örneğinden birkaçını anlatmıştır: Hilal-ı Ahmer (Kızılay) şubesini kurmuşlar, Lise'de tertipledikleri müsamerede altın saatlerini, küpelerini Hilal-i Ahmer'e bağışlamışlardır. Hilal-i Ahmer Kadınlar Şubesi, Riyazül Benat Mektebi'nde bir sergi hazırlamıştır; bu büyük evin her odası bağışlanan eşya ile tıklım tıklım dolmuştu. Bu sergide yırtık iki gömlek de gözüne ilişen Açık Söz'cü Hüsnü, bunların orada neden gösterildiğini sormuştur. Ona, yaşlı ve yoksul bir kadının geçenlerde sergiyi ziyarete geldiğim, eşyalara baktıktan soma koşup evine giderek o gömlekleri getirip bıraktığını anlatmışlar, "Biz biliyoruz ki bunların maddi değil, manevi kıymeti çok büyük; zavallının verecek başka hiçbir şeyi yoktu" demişlerdir. Yine Hüsnü Bey'in verdiği bir başka örnekten, Tephirhane memuru Ziya Efendi'nin kızının, makineli tüfeği ile bizim tarafa kaçmayı başaran Fransız Subayı Cezayirli Mehmet Efendi ile evleneceğim, ailece zengin olmadıklarını, bu ince düşünceli Türk kızının, hazırlanmış olan gelinliğinin satılarak bedelinin, yaralı gazilerimize verilmesini istediğini öğreniyoruz. Gelinliği otuz liraya Hilal-i Ahmer'e satmışlar; kendisi basma bir entari giyerek düğünü yapılmıştır.
Sayfa 90 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
Bu yazıyı çerçeveleyip asmalı.
Kara Fatma'nın hayata her sahada bir erkek gibi karışması mümkün olup olmadığı sorusuna verdiği cevabı da dikkate değer: "Bundan sonra erkek, kadın hep beraber çalışacağız. Kadın peçesiz ve yüzü açık gezmekle iffetini kaybetmez. Zaten memleket bizden o kadar çok hizmet istiyor ki... Bunlar arasında peçe ve çarşafı düşünecek halde değiliz. İstanbullu hemşirelerimize silahı kapıp cepheye gidin denilemez; fakat onlara düşen iş, silah kullanmaktan daha büyüktür. Şimdiden sonra Anadolu'ya gitmeli ve cahil Anadolu kadınının gözünü açmalı. Anadolu halkı, hele kadınları, İstanbullu hanımları seve seve karşılayacak, onların söylediklerini harfiyen yapacaktır. Kadın neden erkek kadar çalışmasın! Bugün Anadolu'da bir ailede iki erkek varsa, yanı başında on da kadın vardır, bunun için kadın, erkek hep beraber çalışacaktır. Bunun kimseye bir zararı yok, belki faydası çoktur"; "İşte ben ne okumak ne yazmak bilirim. Şimdi tahsilim olsaydı zarar mı ederdim"; "Çocuklarımız mutlak okumalıdır. Ben çok iyi biliyorum ki bugün Anadolu'da erkek ve kız bütün çocuklar okuyacak olurlarsa Anadolu'nun hali değişecek, Türk'ün yüzü gülecek işi düzelecek, bütün batıl düşünceler kalkacak, Türkler yaşamaya başlayacaktır. İşte bu nedenle, küçük kızımı okutmak için şimdiden çalışıyorum'' diyor. Bu röportajında, on üç yaşındaki küçük kızının da kendisi gibi harbe katıldığını, Kocaeli'deki bir çarpışma sırasında iki parmağını kaybetmiş olduğunu öğreniyoruz.
Sayfa 55 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
"Cihan Harbinden beri ardı arası gelmeyen bir cenk için, ağzından bir şikayet sözü çıkmadan, nesi varsa hepsi­ni veren Anadolu kadınları! Erkekleri kan ve ateş yerlerin­de savaşırken, uzak denizlerin kıyılarından orta yaylalara doğru, günlerce haftalarca, çıplak ayakları, giyimsiz sırtlarıyla kurşunları, top mermileri taşıyan Anadolu kadınları! Batıda, doğuda, kıblede, bütün cephelerin arkasında memleketi işleten, tarlaları yeşerten, sayısız yetim çocukları yetiştiren, büyüten sensin, ey Anadolu kadını! Sırası gelince cephaneyi, yaralıyı taşımak sana yetmedi; silaha sen sarıldın, düşman önünde sen de nevbet bekledin, ateş­lere sen de girdin, sen de gaza ettin! 'Erkek arslan arslan olur da, dişi arslan arslan olmaz mı?' diyen sensin! Erke­ğinle beraber zafere erdirdiğin gazan mübarek olsun; zafe­re eren gazanın büyük bayramı mübarek olsun!”
Sayfa 101Kitabı okudu
1920 Temmuz'unda Osmaniyye'deki müstahkem Fransız karargahı­na yapılan hücumda arkadaşlarının tereddüdünü gören Rahmiye, "Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olduğunu halde yerlerde sürünmekten ve sak­lanmaktan utanmıyor mısınız?" diye bağırarak arkadaşla­rını hücuma teşvik etmiş, Fransız karargahı önünde alnın­dan vurularak şehit düşmüştür.
Sayfa 66
Reklam
Hiç unutmam, yine böyle bir yürüyüş esnasında idi; dondurucu bir soğuk vardı. Kağnısının başında duran bir ihtiyar nineye yaklaşmış ve sormuştum: 'Nine, üşüyor musun?' Şu cevabı vermişti: 'Hayır oğul, üşümüyorum. Düşman, topraklarımıza bastığı günden beri içim yanıyor!'
Sayfa 97 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
Sâim Beyli Şehidliği ve Anıtı
"Haçın kazası merkezine yarım saat mesafede, on bir yaşlarında iki Türk çocuğunu, Ermeni fedailerinin yere yatırıp kuzu gibi boğazlamakta olduklarını gören eşraftan Lozade İsmail Beğ namındaki genç, çocukları kurtarmak hususundaki rica ve müdahalesinin kurbanı olarak o da kulağı burnu kesilmek ve gözleri oyulmak suretiyle idam edilmişti. Bu caniler suretle takibata maruz kalmıyor, bilakis Fransızlar'a birer Ermeni kahramanı oluyorlardı" diyen Ali Sâib, böyle gözleri oyularak, burunları kesilerek şehit edilenlerin pek çok olduğunu kaydetmiş, adları tespit edilebilenlerin kırktan çoğunun listesini vermiştir. Bunlar arasında Sipahi köyünden Fatma ve Defne isimli iki kadın da vardır. Kozan işgali sırasında, ayrıca dağlar ve yollarda parça-parça edilmiş yüz kırk Türk cesedi de bulunmuştur
Sayfa 70 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
“Zayıf öküzlerin çektikleri cephane yüklü arabalar ve bunların başlarında yanık yüzlü, çıplak ayaklı kadınlar, ihtiyarlar ve hatta çocuklar... Çok defa yo­lun kenarına çekilir, onların geçişini gözlerim yaşararak seyreder, kağnıların gıcırtılarını ilahi bir musiki gibi din­lerdim. Yalnız Cephe'de dövüşenler değil, bunlar da takdise layık birer kahramandı.”
Erkek arslan arslan olur da, dişi arslan arslan olmaz mı?
Sayfa 102 - Cumhuriyet YayınlarıKitabı okudu
98 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.