Grisha serisinin ikinci kitabı bitti, ben de bittim. Malyen ve Alina beni çok yordu, sanki kilometrelerce koşmuş gibiyim. İkili ilişkileri bu kadar çıkmaza sokan insanlardan hiç hoşlanmıyorum. İkisi de ilişki kavramına çok uzak insanlar. Ya birlikte olup tüm zorlukların üstesinden birlikte gelin, ya da birbirinizi bırakın kardeşim bizimki de can. Bu arada Zoya'dan hala nefret ediyorum.
Kuşatma ve Fırtına daha durağan, daha defansif bir kitaptı. Bazı kısımlarda Alina'nın depresif iç sesine daha fazla katlanamayacağım dediğim anda kitabın nabzı biraz hızlandı ve güzel bilgiler edindik. Olaylar ve kurgu yavaş da olsa harika bir istikrarla ilerliyordu ki... Umutlanmıştım oysa biraz yüzümüz güler diye ama nerdee, Leigh yüzümüzü güldürmemekte kararlı. Kitap boyunca verilen onca emek, katlanılan onca sıkıntı 20 sayfada yok oldu. Hazmedemediğim tek şey bu. Heybetli bir hazırlık ve fedakarlıklar söz konusuyken yaşanılan hüsranı da daha görkemli görmek isterdim Leigh. Ya hep ya hiç.
Karanlıklar Efendisi'ni daha çok görmek isterdim, özlemişim üzümlü kekimi. Son kitapta kendisiyle daha çok haşır neşir olmak isterim, doyamadım kendisine.
Nikolai'ı çook sevdim, zaten Karanlıklar Efendisi ve Nikolai favori karakterlerim. Böyle bir karakter görmeye ihtiyacım varmış.
Olay örgüsü daha iyiydi bu kitapta, Bardugo'nun kalemi biraz daha ustalaşmış. Ama karakter gelişimi biraz daha zayıftı ilk kitaba göre. Karakterler, Nikolai ve Karanlıklar Efendisi hariç, bana çok geçmedi. Fantastik kurguya başlamak isteyenler için gayet güzel bir seri.
Çok merak ediyorum son kitabı bakalım neler olacak.