Mutlu olmak…Hani derler ya her şey para ile satın alınamaz…Mutluluk da para ile olmuyor.
Varlıklı ve meşhur ressam ailesinin kızı Constance (Connie) daha da varlıklı ve meşhur Clifford ile evleniyorlar. Birinci Dünya Savaşı geçici olsa da ayırıyor yeni evlileri. Clifford’un geri dönmesi eski mutluluklarını getirmiyor, hayat farklı yönde akmaya başlar çünkü o (Clifford) artık kötürüm.
Clifford ne pahasına olursa olsun evli ve mutlu olması için gerekenleri yapıyor. Soğuk mantık ve duygudan uzak Cliffordun sonradan bu çabaların sadece kendisi için olduğunu anlaşılıyor. Karısı, genç Connie, eşini seviyor, kendini ona adamıştı. Şatodaki böyle sürdürülen yaşam Connie’yı yıpratmaya, zayıflatmaya, tüketmeye başlar çünkü böyle yaşamaya o alışık değil, çünkü o sıcak ve hayat dolu bir insan.
Bir kadın içindekileri, bazen kendine bile itiraf edemediklerini, kağıda dökebilmek nasıl bir şeydir diye soranlara bu romanı okumasını öneririm.
Yazar başka nelerden bahsetmiş bu kitapta? Emir veren ve emir alandan, yöneten ve yönetilenden, her şeyden alakalı toplumdan, madencilerin üsten üsten hayatlarından, kadın dayanışmasından (çıkarı varsa bile), anne olma isteğinden ve tabii ki cinsellik.