Denir ki, daha önceleri de seferin nereye olduğunu bilmeyen ordunun, padişahın ardı sıra gittiği çok görülmüştür. Yeni bir şey değildir bu. Seferin güvenliği uğruna gerekli görülen bir tedbirdir.
Babaların oğullarını boğdurduğu, oğulların babalarını zehirlediği bir imparatorlukta ölüm, kimin, ne zaman kapısını açacağı bilinmeyen karanlık bir kutuydu.
Tahtın çevresinde alçala yüksele süzülen kanatların birbirinin cânına avcı olduğu; yazgının ebced hesabına göre yaşandığı imparatorluğun kalın duvarları ardındaki her şey gibi.
İste beni, vermezlerse kaçır beni. Gayrı seni bulduktan sonra ırağına düşmek istemem. Gözümün menzilinden bir gün uzak olsan bedenimin bir yanı solar, sayrılanırım. Sevdan uluysa, gücün de uludur Muradhan. Olmamak mümkün olmaz. Ferhat'ı emsal tut kendine, Mecnun'u, Kerem'i emsal tut.
Sen bir bey kızısın, ben bir oba uşağı, dünyadaki yerimiz birbirin tutmaz. Mezhebimiz bir değildir, nikâhımız tutmaz. Ben bir göçerim, sense bir dağlı, mekanımız tutmaz. Ben bir lalim, sense bir bülbül, kelamımız tutmaz.
Nedir töresi sevdanın bilmem? İlk kez sevdalaniyorum çünkü. Lakin yüreğimin gizini olduğu gibi aşiķâr etmek isterim. Dilerim ki sevdam kadar sözüm de dogru ve temiz olsun. Sana sevdalandım Muradhan. Günlerce gözüm uyku tutmadı, söz tutmadı dudaklarım. Yaptığım her işe hayal bulaştı, düş bulaştı. Çoğu kez anlamadım hayalde miyim? düşte miyim? Toprağa düşen ilk tohum gibi, sabi bedenime düşen ilk sevda bu. Yüreğimin ilk cemresi. Bu yüzden ne töresini bilirim sevdanın, ne de hukukunu. Bildiğim sevdamın kendisidir. Bedenim içinde ikinci bir can gibi kımıldanıp durur. Lakin bilemem sevdam sana mıdır? suretine mi? Belki de her ikisi de tutar birbirini etle tırnak gibi.
"Bilirim dilin laldir, lakin aşikâr et bana yüreğini."
Ve Selvihan kuytusunda buldu Muradhan'ı.
Irmağın kıyısındaydı. Ayın ışığındaydı. Uçurum ağzındaydı.
Selvihan'ı görünce niye geldiğini anladı.
Kollarını göğe uzattı Selvihan.
Kollarını yere uzattı Selvihan.
Birlikte semah tuttular hiç konuşmadan. Bir sevda semahı.
Kimsenin bilmediği, kimsenin görmediği. Yalnızca kendi yüreklerinin sesiyle döndüler. Bu yüzden kimse görmedi bu semahı. Kimse bilmedi. Güneş doğana dek birbirlerinin çevresinde döndüler. Kolları birbirlerinin kollarından aktı, her ikiside bir gümüş ırmağına bulandı. Birbirlerinin suretlerine böyle bir gecede nail oldular. Cümle tabiat bir giz gibi esirgedi, sakladı bu geceyi.