Bineceğin trenlerin soluğu tükenmesin ayağını attığın yerler deprem görmesin denizler uslu vapurlar yollu olsun ferman et rüzgar beni de alıp oralara atsın …
Özledim diyebiliyorum ya yeter bana evet özledim seni hastalıklar musibetler uzak kalsınlar sana yerine ne çekeceksen ben çekeyim yerine ne bela bulacaksa beni bulsun …
Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku cığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vaktı leylım – leylım
Cellat nişangâhlar aynasındasın.
Oy sevmişem ben seni
Üsküdar’dan bu yan lo kimin yurdu!
He canım
Çicekdağı kıtlık, kıran,
Gül açmaz, çağla dökmez.
Vurur çakmaktaşı kayalarıyla
Küfrünü, Medetsiz, Munzur.
Şahmurat suyu kan akar
Ve ben şairim.
Namus işçisiyim yani
Yürek işçisi.
Korkusuz, pazarlıksız, kül elenmemiş,
Ne salkım bir bakış…
Sus, kimseler duymasın.
Duymasın ölürüm ha.
Aydım yarı gecede
Yeşil bir yağmur sonra...
Yağıyor yeşil.
En uzak, o adsız ve kimselersiz,
O yitik yıldızda duyuyor musun?