Ah ah! Nereden bulaşmışım bu kitaba. Sevmenin böylesi hoyrat bir yanı da var. Bir yazarı sevdiğimizde onu alabildiğine tanımak, özümsemek istiyoruz. Onun bebekler gibi günahsız, merhumlar kadar kusursuz olacağını düşünüyoruz belki de. Çat! Kristal vazo kırıldı ve her yer parlak cam kıymıklarıyla dolu. Üstelik ayağımızda da ne bir terlik ne bir çorap; yalın ayak, başı kabak.
Öykülerinde kurduğu psikolojiyle benim için çok özel bir konumda olan Vüs'at Orhan Bener'in bir de şiirlerini, şiir dünyasını göreyim diye düşündüm ancak bu düşünce yayınevi ve kitabı satan kişi dışında kimseyi mutlu etmedi. Şiirler bir acayip, nasıl anlatmalı bilmiyorum ama şiir gibi değil de sentetik sanki. Plastik kokusu üzerinde duruyor. Sadece birkaç çalışmada şiir kokusu geldi burnuma. Onun dışında karavana.
Ortaca lafın kısası, şiir okumak istiyorum, Vüs'at Orhan Bener okumak istiyorum diyorsanız bu semte uğramayın, başka bir rota çizin derim size.