Akıl sever toplumlarda da zaman zaman akla aykırı, hele hele adalete, hakkaniyete çok ters düşen garip işler olur. Ama oralarda bu tür gelişmeler de, akıl yoluyla açıklanmaya ve aşılmaya çalışılır.
Akıl sever toplumlar, eninde sonunda ideal bir biçimde çalışmasa bile uzlaşmanın formülünü demokraside bulmuşlardır. Meczup sever toplumlar ise tepki demek olan aklı, ''Sürüden ayrılanı kurt kapar'' düsturu ile göğüsleyip kuşkuyla karşılar, ona karşı hep mesafeli dururlar. Meczup sever toplumun bireyleri tepkisizliği, hareketsizliği, yarını dünde aramayı akıl olarak kabul ederler, tepkiyi ve aklı delilik olarak algılarlar.. delileri, meczupları ise evliya olarak kabul edip, onların mezarlarına çaput bağlayıp, umar dilerler. Bu durumda meczup sever toplumlarda demokrasi girişimleri kısa sürede demokrasiden önce mediokrasiye, oradan da idiokrasiye dönüşürler.
Meczup sever bir toplumda akıl sever bir birey olmak dayanılması güç bir işkenceye benzer.