Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Meleğin Mısraları

Mahmut Baran

Meleğin Mısraları Hakkında

Meleğin Mısraları konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Dışardaki insanlar kendi öz dinamikleri ile psikolojik ve biyolojik olarak yaşlanırlar. Ama zindanda yaşamak sadece biyolojiktir. Psikolojik olarak cezaevine girdiğin yaşta kalıyorsun. Zindana adım atmanla birlikte psikolojik yapın donuyor. Aradan on yıl, yirmi yıl geçse de psikolojik olarak cezaevine adım attığın yaşta kalıyorsun. Biyolojik olarak büyüyor, olgunlaşıyor ve yaşlanıyor, fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak yerinde kalıyorsun. Yani cezaevinde yaşlanmak bile kendi doğal seyri içinde gelişmiyor... Doğadan, toplumdan koparılmışsın. Suni ve sanal bir yaşamın kalıpları içine hapsedilmişsin. Ölmüyorsun, ama yaşamıyorsun da. Yani yaşamadan yaşlanıyorsun.
Tahmini Okuma Süresi: 10 sa. 2 dk.Sayfa Sayısı: 354Basım Tarihi: Aralık 2010Yayınevi: Aram Yayınları
ISBN: 9789944222594Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 58.5
Erkek% 41.5
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Mahmut Baran
Mahmut BaranYazar · 1 kitap
Sırf Êzîdî’dir, diye Êzîdîliğin merkezi olan Laleş’te sürülen, dağları Şengal’dan kopartılan dört yüz yılını sürgün yollarında geçiren, yara bere içinde bırakılan bir kabilenin üyesidir. Müslümanların, yerine göre Hıristiyanların ve dahi Yahudilerin sınır tanımaz zulmüyle inleyen, eriyen, büzülen kendi ırkının ihanetiyle vurulan, satılan, yakılan; bu nedenle güvenmemeyi yaşamın temel ilkesi olarak addeden bir geleneğin, kaskatı bir geleneğin, köredici sadakat vurgunlarına maruz kalan bir ailenin zavallı bir çocuğudur Mahmut Baran Dobralığı ve riyakârlığı, gözüpekliği ve korkaklığı, mertliği ve namertliği, inkârı ve müsamayı iç içe yakalayan bir Kürttür. Yani bir insandır. Kırkına varmış ama hala içindeki çocuğu ışığa tutmaya çalışan, insanların “deli mi ne?” diyebildiği huzursuz ve tuhaf bir adamdır. "Ben politik bir tutsağım. İdeallerim, gelecek adına güzel hayallerim var. Bu uğurda 20. yılımı dolduruyorum cezaevinde. Hakikati oluşturan; eşitlik, adalet ve özgürlüktür. Hakikata seslenen ve hakikat adına seslenen ne varsa kabulümdür." Cezaevinde daima bir boşluk hali var. Geniş, yaygan, derin, uzun, sert ve mutlak! Yazmak bu “hale” karşı isyanın bir biçimidir. Bu boşluğun sesi, rengi, dini, ısısı, kütle yok. Ve hiçliği bir yazgı olarak önüne koyuyor. Hiçbir şey olmamak;”yok hükmünde” yaşamak! İradesiz, duygusuz, sessiz, renksiz, dinsiz bir hayvan gibi! Yazmak, var olduğunun kanıtıdır. Yazmak, korumaktır toplumu korunmaktır toplumdan. Tarihe not düşmektir, “karınca kararınca”. Günün zorluklarına göğüs germek için üç asır, beş asır sonrasını tasavvur etmektir. Mazlumun öfkesini, acılının ahını, sevenin aşkını, ölenin ruhunu geleceğe taşırmaktır. Kendini yakıp etrafını aydınlatmaktır.