Geri kalmışlığın acı gerçeği özentidir; özenti de ancak biçimde kalır, öze varamaz. Örneğin, geri kalmışın batılılaşması kafasının içinde değil, kafasının dışındaki şapkada kalır.
Son yıllarda, aydın din adamı yetiştirerek köylüyü kalkındırmak diye bir laf tutturdular. Bu düşüncedeki içtenliğe nasıl inanacaksınız ki, köylüyü uyandıracak öğretmenin kaynağı köy enstitülerini kapattılar da, şimdi imamla köylüyü kalkındıracaklar.
Bir toplum gerçeklere aykırı, gerçek dışı bir yaşayış içindeyse, bitevilik sürer, yerinde sayar durur.Yaşamak, ilerlemek, yürümek demektir.Bir toplumda 'tarih tekerrür ediyor'sa ,o toplum ilerlemiyor, başka bir deyişle yaşamıyor, demektir.
Kutsal kavramları dillerine dolayıp yırtına yırtına
bağıranları duydunuz mu, anlayınız ki o işin içinde bir dalavere vardır. Bu bağırıp çağırmalar, bu dövünüp yırtınmalar, bir özdenlik coşkusu değil, bir çıkar kaygısıdır...
"Bir şeyi vicdanen yaptığınıza, sözlerimizin iyi olduğuna kani isek onu olduğu gibi açık, vazıh, tereddüde ve müphemliğe yer vermeyecek şekilde söylemeliyiz."