Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Meyyale Gönderileri

Meyyale kitaplarını, Meyyale sözleri ve alıntılarını, Meyyale yazarlarını, Meyyale yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Osmanlı İyi miydi?
Dünyada ve ülkemizde kitap okuma oranları hakkında bir bilginiz var mı? Ülkemizin neden bu kadar geri kaldığı hakkında bir bilginiz var mı? Almanya’da yılda ortalama 16 kitap, Fransa’da yılda ortalama 18 kitap, Japonya’da yılda ortalama 24 kitap okunmaktadır. Ülkemizde ise yılda ortalama 6 kişi bir kitap okumaktadır. Dikkat edin bir kişi altı
Meyyale
MeyyaleHıfzı Topuz · Remzi Kitabevi · 2019712 okunma
“ Ama attıkları tohumlar sonradan yeşillendi, filiz oldu, fidan oldu, dal oldu, ağaç oldu, bayrak oldu. Onların açtığı bayrağı da Mustafa Kemal’lerin kuşağı dalgalandırdı..”
Reklam
"Bir ülkede güzel sanatlar gelişmemişse, o ülke uygar sayılmaz.."
224 syf.
8/10 puan verdi
Hıfzı Topuz'un çeşitil belgelerden, sandıklarda saklanan aile mektuplarından ve Pertevniyal Valide Sultan'ın 1880'lerde dikte ederek yazdırdığı "Sergüzeştname"sinden yola çıkarak kaleme aldığı bu tarihsel romanda, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü sırasında yaşanmış olan bazı olaylar anlatılıyor. Romanda, Ruslar'ın Kafkasya'ya saldırıları sırasında, 40 günlük bebekken annesiyle birlikte İstanbul'a getirilen ve Saray'da Pertevniyal Valide Sultan'ın yanında büyüyen Ubıh kökenli Meyyale'nin önce besteci Nevres Paşa, sonra da vezir Hasan Hilmi Paşa ile evlilikleri, Saray'da yaşanan gizli bir aşk serüveni, cariyelerin ve haremağalarının çileleri sergileniyor. Pertevniyal Valide Sultan'ın 117 yıl boyunca gizli kalan ve Hıfzı Topuz tarafından ortaya çıkarılan anıları, o dönemin siyasi entrikalarını, Abdülaziz'in devrilmesi ve intiharını, Abdülhamit dönemindeki günümüzü aratmayan yolsuzlukları, baskı ve işkenceleri, yargısız infazları, şeriatçıların devrimlere ve Batılı eğitime karşı direnişlerini aydınlatıyor. 19.yy Osmanlıda toplum, aile, siyasi yapılarını görüp anlamak için mükemmel bir eser. Anlatımı akıcı dili kolay anlaşılır çok güzel bir tarihi roman. Tavsiye edilecek kitaplar arasına girdi :))
Meyyale
MeyyaleHıfzı Topuz · Remzi Kitabevi · 2019712 okunma
224 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Yazar büyükannesinin annesi Meyyale Hanım'ın hayatından yola çıkarak hem tarihî hem de biyografik bir roman yazmış. Kahramanların tamamı gerçek kişilerden oluşuyor. Bir yaşındayken Pertevniyal Valide Sultan tarafından torununa arkadaşlık etsin diye annesiyle birlikte satın alınarak yetiştirilen bir Çerkez kızı Meyyale Hanım. Bu ismi kendisine Valide Sultan veriyor. Roman; Abdülmecit, Abdülaziz, Beşinci Murat ve 2. Abdülhamid Dönemlerinde geçiyor. Kahramanların hepsi sarayla ilişkili olduğundan dönemin siyasi atmosferini ve saray entrikalarını çok güzel yansıtıyor. Devletin en zor günlerinde dahi lüksünden taviz vermeyen saray ahalisi, vakayi adiyeden sayılan rüşvet ve yolsuzluk, Abdülaziz'in intiharı, Ali Suavi baskını, Kanuni Esasi'nin kabulü, Mithat Paşa'nın katledilmesi, Namık Kemal ve Ziya Paşa'nın yaşadıkları vd. ayrıntıya girmeden ana hatlarıyla anlatılmış. Oldukça akıcı bir kitap. Osmanlı'nın son yüzyılını merak edenler için kaçırılmayacak bir eser.
Meyyale
MeyyaleHıfzı Topuz · Remzi Kitabevi · 2019712 okunma
Abdülaziz gençliğinde her ne kadar Batılılardan nefret ediyorduysa da tahta çıktıktan sonra Ali ve Fuat Paşalar kendisine Avrupa ile dostluk ilişkilerini geliştirmenin önemini anlattılar. Sonunda 1867’de padişah III. Napolyon’un davetini kabul ederek bir Avrupa gezisine çıktı. Programa göre önce Paris’e gitti, oradan da Londra’ ya, Brüksel’e, Berlin’e, Viyana’ya… Ne var ki Abdülaziz bu gezisinde Avrupa’ya hayran kalmış, sarayla ve o çağın zenginliği padişahın gözerini kamaştırmıştı. Dönüşte bunlardan esinlenerek yeni saraylar ve köşkler yaptırmış. Bakanlarla birlikte sofraya oturup yemek yemeye başlamış.
Sayfa 33
Reklam
Abdülmecit de Osmanlı padişahlarının en ilginçlerinden biriydi. Tahta çıkar çıkmaz iki büyük darbe yedi. Biri Mısırlı karşısında Nizipli yenilgisi ikincisi kaptanı Derya Ahmet Paşa’nın padişaha kızarak Osmanlı Donanmasını İskenderiye ye götürüp Kavalı Mehmet Ali Paşaya teslim etmesi. Öyle bir durum ki, ne ordu var ne donanma. Genç padişah devlet yönetiminde tek bir kişiye güveniyordu, Mustafa Reşit Paşa’ya. Onun aracılığı ile Avrupa devletlerinin desteğini sağlayacağına inanıyordu.
Sayfa 12
Abdülmecit
Padişahın içkiye ve güzel kadınlara düşkün olması nedeniyle genç yaşta, yani, kırkına varmadan öldüğü söylenir
Sayfa 10
…yani Abdülmecit döneme (1839-1861) On altı yaşında tahta çıkan bu padişah inceliği, zarifliği, duygusallığı ve kibarlığıyla tarihe geçmiştir. Abdülmecit, babası ikinci Mahmut’tan sonra çağının olanakları içerisinde en geniş ölçüde Batı’ya yönelen hükümdardı. Daha on altı yaşındayken Gülhane Hatt-ı Hümayunu denen kararname ile Tanzimat dönemini başlattı. İmparatorluğu Batıya yöneltti.
Sayfa 10
2. MAHMUD
Zamanında çok iyi şeyler yaptığı anlatılır. ‘Biz Batı Uygarlığına mensubuz’ diyen ilk padişah odur. İlk kılık kıyafet devrimini o yaptı, askerlerden ve memurlardan, cepkeni, kaftanı, entariyi, şalvarı, poturu, kavuğu, külahı çıkartı, setreyi, pantolonu ve fesi o getirdi. Şiir yazdı, resim yaptı, şarkı besteledi ‘Rüştiye Mektepleri’ denen ortaokulları açtı, ilk gazete Takvim-i Vekayi onun zamanında çıktı, Avrupa’ya öğrenci yolladı. Vatandaşın din, mezhep ve millîyet ayrımı gözetilmeden yasalar karşısında eşit olduklarını ilk o ilan etti ve şöyle dedi: ‘Müslüman’ı camide, Hristiyanı kilisede, Musevi’yi havrada tanıyorum; mabedleri dışında hepsi aynı insanlık haklarına sahip bu vatanın evladıdır.
Sayfa 12
Reklam
I. Abdülhamit 1789’da Fransız Halk Devrimi’nin olduğu yıl veremden öldü, yerine III. Selim geçti. Yeni padişah yirmi sekiz yaşındaydı… Sultan Selim ince ve zarif bir adamdı, şiirler yazardı, besteler yapardı, devrimci işlere girişti. Fransa ve İsveç’ten subaylar getirterek Nizam-ı Cedit denilen yeni bir ordu kurmaya yöneldi, Selimiye Kışlası’nı yaptırdı. Yeniçeriler bundan hiç hoşlanmadılar. Hünkâr yobaz takımını kızdırdı. Medreselerde ulema, imam, hatip yetiştiren müderrisler ve kadı efendiler kendisine ‘gâvur padişah’ dediler.
Sayfa 10
Buna devrim değil, bilinçsiz ve romantik bir darbe girişimi denir. Şimdi Ali Suavi’ye ‘Sarıklı İhtilalci ’ ya da ‘Baş veren İnkılapçı’ deniyor. Çırağan baskınına ihtilal mi diyeceğiz, yoksa inkılap mı?
Ali Suavi 18 Mayıs 1878 de bir kaç yüz Rumeli muhacirini silahlandırıp yanına alarak Çırağan Sarayını basmaya kalktı. Bu delicesine bir işti.
459 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.