Öne Çıkan Mükellefiyet kitaplarını, öne çıkan Mükellefiyet sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Mükellefiyet yazarlarını, öne çıkan Mükellefiyet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mitolojide, Ereğli Herakles'in ülkesiydi. Herakles, Kötülük Tanrısı Hades'in "Yeraltı Ölüler Ülkesi'ne girmiş, Thesus'u kurtarmış ve üç başlı Kerberos Köpeğini yeryüzüne çıkarmıştı. Ereğli'de halkın inancına göre Herakles "Yeraltı Ölüler Ülkesi"ne Cehennem Ağzı Mağarası'ndan girmişti. Kaderin garip bir cilvesi bugün vilayet konağında yapılacak toplantıda kömür ocaklarının yerleri belirlenecek ve mağara benzeri kuyular açılacaktı. Hades'in ülkesine yeni yollar yapılacaktı. Herakles mitolojide köleydi. Ömür boyu çalışmak zorundayken bir gün cayır cayır yanmıştı. Yine kaderin garip bir cilvesi, köylüler de maden ocaklarında çalışmak zorundaydı ve "Grizu"dan cayır cayır yanacaklardı.
Maden emekçilerinin gerçeğiyle yüzleştiren bir roman. Zonguldak’ta yaşayan biri olarak okuduğum bu romandan çok etkilendim. Mükellefiyetle ilgili yazılmış başka bir kitap var mı bilmiyorum fakat bu kitabı çok başarılı buldum. Anlatılmak istenen acı hikayeleri çok derinden hissettiriyor,okurken yaşıyorsunuz.
MükellefiyetMetin Köse · Doğan Kitap · 201023 okunma
Mükellefiyet kanunu ile Ereğli yöresindeki insanların nasıl bir çalışma koşullarıyla karşılaştığını anlatan nadide bir kitap. Daha ayrıntılı incelememi bloğumdan okuyabilirsiniz. Kitabı çok sevdim. musambafener.wordpress.com/2020/05/13/muke...
MükellefiyetMetin Köse · Doğan Kitap · 201023 okunma
Osmanlı köylüsü Avrupa'nın en fakir ülkesinin halkıydı. Kişi başına Almanya ve Fransa'da yedi, İngiltere'de on dokuz kilo pamuk düşerken, Osmanlı'da bir kilonun üçte biri kadar, yani üç yüz otuz gram pamuk düşüyordu. Almanya ve Fransa'da on dokuz, İngiltere'de otuz sekiz kilo şeker düşerken, Osmanlı'da yedi kilo düşüyordu. Hele demir çelik oranları korkutucu boyuttaydı. Fransa'da iki yüz doksan sekiz, İngiltere'de dört yüz kırk beş, Almanya'da beş yüz otuz dokuz kilo düşerken, Osmanlı'da sadece beş kilo demir çelik düşüyordu. Üstelik Dicle kıyısındaki kumda demir açıkta bulunduğu halde Moltke, "Bu dağlar, ne maden hazineleri saklamakta, bu hazinelerden ne kadarı da açıkta yatmakta ve sadece işlenmeyi beklemekte. Dicle kumundan bir mıknatısla yüzde elliden fazla demir ayırdık. Mil karelerce arazi dut ağaçlarıyla kaplı da, bir okka bile ipek elde edilmiyor. Bu güzel denizlerden geçen buhar gemilerinde Avusturya, İngiliz, Rus ve Fransız bayrakları dalgalanıyor; Türk denizlerinde dalgalanmayan sadece Türk bayrağı" diyordu.