Ali Şükrü Bey Cinayetinin Gizli Kalmış Gerçekleri

Mustafa Kemal'in Muhafızı Topal Osman

Ümit Doğan

Sayfa Sayısına Göre Mustafa Kemal'in Muhafızı Topal Osman Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Mustafa Kemal'in Muhafızı Topal Osman sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Mustafa Kemal'in Muhafızı Topal Osman kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Savaşa katılmaya kararlı olan Osman Ağa , askerlik şubesine gidince babasıyla amcasının el ele vererek yatırdığı 54 sarı altın lira karşılığına askerlikten muaf olduğunu öğrenmiştir. Bu olaya hayli öfkelenen Osman Ağa babasının yatırdığı bedeli geri aldıramayınca bu sefer gönüllü yazılmış, giyecek ve silahlarını remin ettiği kendi gibi vatanperver 65 arkadaşı ile birlikte savaşa katılmak üzere gerekli işlemleri tamamlamıştır.
Sayfa 20 - kripto yayınlarıKitabı okudu
1912 yılının Ekim ayında Balkan Savaşı’nın başlamasıyla Osmanlı Devleti seferberlik ilan etmiş,bütün Anadolu’da olduğu gibi Giresun’da askerliği gelen gelmeyen herkes cephede görev almak için askerlik şubesine koşmuştur. Savaşa katılmaya kararlı olan Osman Ağa,askerlik şubesine gidince babasıyla amcasının el ele vererek yatırdığı 54 sarı altın lira karşılığında askerlikten muaf olduğunu öğrenmiştir. Bu olaya hayli öfkelenen Osman Ağa babasına yatırdığı bedeli geri aldıramayınca bu sefer gönüllü yazılmış,giyecek ve silahlarını temin ettiği kendi gibi vatansever 65 arkadaşı ile birlikte savaşa katılmak üzere gerekli işlemleri tamamlamıştır.
Reklam
1910 yılında deniz kenarında yalı kahve isminde bir kahvehane açıp işletme görevini arkadaşı Türüdoğlu Tevfik'e verdi. Daha sonra ticarete atılarak kayınpederinin yardımları ile kerestecilik işine girdi. 50 işçi çalıştıran bir kereste fabrikasının beşte bir hissesini satın aldı. Kereste işi sayesinde eline epeyce para geçince cömertliğini gösterdi, düşkün eşe dosta yardım etti, arkadaşlarını yedirip içirdi, bu nedenle adı "Osman Ağa" olarak anılmaya başladı.
1912 yılının Ekim ayında Balkan Savaşı'nın aşlamasıyla Osmanlı Devleti seferberlik ilan etmiş, bütün Anadolu'da olduğu gibi Giresun'da da askerliği gelen gelmeyen herkes cephede görev almak için askerlik şubesine koşmuştur. Savaşa katılmaya kararlı olan Osman Ağa, askerlik şubesine gidince babasıyla amcasının el ele vererek yatırdığı 54 sarı altın lira karşılığına askerlikten muaf olduğunu öğrenmiştir. Bu olaya hayli öfkelenen Osman Ağa babasına yatırdığı bedeli geri aldıramayınca bu sefer gönüllü yazılmış, giyecek ve silahlarını temin ettiği kendi evi gibi vatanperver 65 arkadaşı ile birlikte savaşa katılmak üzere gerekli işlemleri tamamlamıştır.
Savaş tüm şiddeti ile devam ederken, Kumburgaz'da "Üç Tepeler" mevkinde patlayan bir Bulgar topu Osman Ağa'nın diz kapağından yararlanmasına neden olur. Yürüyemez hale gelen Osman Ağa'yı Giresun'dan arkadaşları at arabasına koyup cepheden uzaklaştırırlar. İstanbul'a getirilen Osman Ağa, kız kardeşi Zatiye Hanım ve eniştesine teslim edilir. Durumu ağır olan Osman Ağa hemen Şişli Etfal Hastanesine kaldırılır. Hastanede kendisine ağabeyi Hasan Efendi refakat eder. Tedavisi Sertabip Saim Bey ve Op. Dr. Cemil Bey tarafından yapılır. Doktorlar Osman Ağa'nın bacağının kangren olacağını ve kesilmesi gerektiğini söylerler. Osman Ağa kesme işine karşı çıkar ve "Yeryüzünde bacaksız gezip dolaşacağıma öbür dünyaya iki bacakla gitmeyi yeğlerim." diyerek doktorların teklifini reddeder. Doktorlar ameliyata razı olurlar, Osman Ağa bu seferde "beni bayıltmadan ameliyat edin" diye diretir. Doktorlar ameliyatın uzun ve önemli bir ameliyat olduğunu, bu acıya dayanmanın mümkün olmadığını söylerler. Ancak Osman Ağa "Bayıltmadan ameliyat edecekseniz edin yoksa bırakın." der. Sonunda doktorlar bayıltmadan ameliyat etmeye razı olurlar. Ameliyat biter, Osman Ağa'ya geçmiş olsun dedikten sonra sedyeye koyarlar. Peşi sırada söyleşirler: "Yahu ne biçim adam? Ameliyat oldu, bitti, adam gık bile demedi." Dokuz ay süren hastane yaşantısından sonra Osman Ağa koltuk değnekleri ile taburcu edilmiştir. Sağ adımını dizini bükmeden kalçadan atmaktadır. Bugünden sonra bilen bilmeyen herkes ona Topal Osman Ağa diye hitap edecektir.
Annesi ve kardeşleri de Osman Ağa'yı cepheye gitmeme konusunda ikna edemeyince iş mahallenin yaşlı hacı hanımlarına kalır.Hacı hanımlar Osman Ağa'ya "Sen yine asker toplayıp Rus harbi'ne gidecekmişsin.Sen ne yapıyorsun oğul,ayağın hasta bu vaziyette askere gidemezsin."derler ancak Osman Ağa " Ben size Hacca gitmeyin ne var orada desem ne derdiniz?" diye cevap verir.Hanımlar "O haccı farize,mutlak gitmemiz lazım" derler.Osman Ağa da hanımlara "O haccı farize ise bu iki misli haccı farize,beni kimse yolumdan geri koyamaz" der.
Reklam
Annesi ve kardeşleri de Osman Ağa'yı cepheye gitmeme konusunda ikna edemeyince iş mahallenin yaşlı hacı hanımlarına kalır. Hacı hanımlar Osman Ağa'ya "Sen yine asker toplayıp Rus Harbi'ne gidecekmişsin. Sen ne yapıyorsun oğul, ayağın hasta bu vaziyette askere gidemezsin." derler ancak Osman Ağa "Ben size Hacca giderken Hacca gitmeyin ne var orada desem ne derdini?" diye cevap verir. Hanımlar "O haccı farize, mutlak gitmemiz lazım." derler. Osman Ağa da hanımlara "O, haccı farize ise bu iki misli haccı farize, beni kimse yolumdan geri koyamaz." der.
Yokluklar içinde de olsak yüce vatan sevgimiz, muharebe geleneğimiz ve sonsuz inancımızla savaşıyorduk.
Sayfa 27 - Kripto yayınları 3.baskı Mart 2015Kitabı okudu
" Savaşın yüzü gerçekten buz gibi ve çok soğuktur. İlk mermi atılana kadar oldukça heyecanlı, gergin ve ürpertili anlar geçer. Zaman dardır, çoluk çocuğun, bütün sevdiklerin bir bir gözünün önüne gelir. Amma ilk mermi namludan çıktığı anda heyecan da gerginlikte biter. Sadece vatanı düşünürsün. Tıpkı bir oyun gibidir. Savaş oyunu başlamıştır. "
Sayfa 28 - Giresunlu Cındıkoğlu Mehmet , Birinci Dünya SavaşıKitabı okudu
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.