kitabı üç ana karakter etrafında şekil alıyor. Van’da tarikat şeyhi amcası tarafından tecavüze uğrayıp töre cinayetine kurban verilmek üzere olan genç kadın Meryem, Gabar dağlarında komandoluk yapan ve Meryem’i öldürme görevi verilen amcaoğlu Cemal ve aynı rutin etrafında dönmekten sıkılmış, hayatı sorgulayan İstanbullu aydın Prof. Dr. İrfan Kurudal bir noktada buluşuyor. Türkiye’nin doğusundan batısına farklı statüye ve kültürel geçmişe sahip olan bu kişilerin yollarının kesişmesiyle psikolojik çözümlemeler açığa çıkıyor. Kahramanlar gelenekler, toplum baskısı, şiddet ve aşk girdabında seyahate çıkıyor. Farklılıkların birleştiği noktaları işaret ediyor, birlikteliği ve insanlığı vurguluyor...
yazarin okuduğum 3. Kitabi.. huzursuzluk kitabinda da olduğu gibi bu kitapta da sanki devami gelecekmiş gibi ucu açık bırakılmış.
Kitabı okurken "MUTLULUK"nedir diye sorguladim kendimi aslinda hepimizin aradığı bulmak için çabaladığımız,bazen prof.İRFAN gibi kaçmak belkide cok uzaklarda aramak, bazende MERYEM.gibi hayallerde yaşamak .
Hep başka insanların seni nasıl gördüğüne göre yaşadın. Çünkü kendin olmaya cesaretin yoktu...
"Eşek eşek gibi yaşamalı, kaplan kaplan gibi, yılan yılan gibi, insan da insan gibi. Ama insanoğlu kendisinde başka güçler vehmediyor. Değişmeye, başka bir şey olmaya, doğasını zorlamaya çalışıyor, işte mutsuzluğun ve savaşların kaynağı bu. Kısacası azizim, insan insan olarak yaşamalı, eşek eşek olarak..