Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Niçin Feminizm Değil

Sibel Özbudun

En Eski Niçin Feminizm Değil Sözleri ve Alıntıları

En Eski Niçin Feminizm Değil sözleri ve alıntılarını, en eski Niçin Feminizm Değil kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Görüleceği üzere hemen tümü aynı yıllarda (1918'ler) faaliyet gösteren bir kadın dernekleri enflasyonu'ndan söz edilebilir. Ancak bunca dernek Türk-Osmanlı kadınının iktisadi-siyasal bağımsızlığına kavuşması için ne yapmıştır? Burası pek tartışmalı. Öyle ki daha sonraları 1923 yılında dahi kadının toplumsal yaşamında hayati önem taşıyan bir kararname, Aile Hukuku Kararnamesi TBMM'ne geldiğinde kadınlar durumun farkına dahi varamamışlardı. Neden sonra Türk ocağında apar topar bir toplantı yapıldı, kadınlar böylelikle Kararnameyi desteklemiş oldular!
Erasmus, Instıtution du mariage chretien
"Kadın beceriksiz ve gülünç bir hayvandır. Platon dahi onu hangi kategoriye, akıllı varlıklar arasına mı, yoksa hayvanlar arasına mı yerleştireceğini haklı olarak kestirememiştir.Kadın daima kadındır yani aptaldır.
Reklam
Bir bilim olmayan feminizm , kendine özgü bir yöntemden yoksundur.
C. Agrippa (1486-1535)
"Kadınlara edebiyat eği­timi yasağı kaldırılır kaldırılmaz, zihin eserlerinde erkek­lere yetişmeye, hatta onları geride bırakmaya muktedir olduklarını göreceğiz" (9)
Sayfa 9
14.-18. yüzyıl arasında kadın ve kadın hak­larına ilişkin tartışmalar, öncelikle Platonizm’in, Yahu­diliğin ve giderek Katolik Kilise’nin kadim «Kadın İn­san mıdır?» sorusu karşısında, yükselmekte olan Batı burjuvazisinin cevap arayışını simgelemektedir. Madem ki insanlar vazgeçilmez, özüne dokunulmaz, devredilmez vb. hak ve özgürlüklerle ve eşit olarak doğuyorlardı; şu halde kadının konumu ne olacaktı? Bu soru nedeniyledir ki, kadın olsun, erkek olsun ilk feministler çabalarını kadının da insan olduğu, eğitim görürse pekala erkekler kadar zihinsel kapasite gösterebileceğini kanıtlamada yoğunlaştırmışlardır.
Sayfa 12
İngiltere’de 1860’ da Avam Kamarası’nda kabul edilen Bulaşıcı Hastalıklar Yasası, fahişeliğinden kuşkulanılan kadınlar için bir çeşit vesika sistemi uygulanmasını öngörüyor, böylece fuhuş devlet eliyle örgütlenmiş oluyordu. İngiliz feminist Josephine Butler yasaya karşı ateşli bir savaş açtı ve kısa sürede Protestan Kilise ve sendikaların desteğini kazandı. Yasa, 1886’da yürürlükten kaldırılacaktı.
Sayfa 18
Reklam
Peki aradaki bu soğukluk nedendi? Hepimiz kadın değil miydik? Hepimiz cinsiyetimiz nedeniyle ezilmiyor muyduk? Burjuva feministleri, kendileri erkeklerle eşit haklar almak için o kadar mücadele etmişken işçi kadın­ların gece vardiyasının ve ağır işlerin yasaklanması gibi kimi cinsiyet-ayırımcı önlemlerden yana oluşunu anlaya­mıyorlardı bir türlü. Kadınlar pekâlâ madende de ça­lışabilir, en ağır işlerin altından da kalkabilirdi... çalışan kendi olmadıktan sonra.
Sayfa 22
Devrimin hemen ilk yıllarında kadınların önlerindeki yasal, dinsel, geleneksel kısıtlamaların tümü kaldırıldı, kadın ile erkek eğit haklarla donatıldı. Kilise nikahları ya­sadışı sayıldı; evlilik özel hükümet bürolarında kaydedile­cek, yeni evliler ya ortak soyadı taşıyacak ya da kendi soyadlarını koruyacaklardı. Evlilik tam hak eşitliği üze­rine kuruluyor, her iki ebeveyn de çocukların bakımında eşit rol üstleniyor ya da bu görev Devlet’e devrediliyor­du. Sağlıklı ve çalışabilir olduğu sürecc hiçbir eş öbürü­nün geçimiyle yükümlü değildi. Boşanma ve kürtaj ser­best bırakılmıştı. Meşru ve gayri-meşru çocuk ayırımı kaldırılmış, evli olmayan annelere evli olanlarla aynı hak­lar tanınmıştı. Öte yandan, kadınların siyasal yaşamda ağırlık kazanması ön plandaydı. Lenin 21 Şubat 1920’de Moskova Sovyet seçimlerinde şöyle diyordu: «Hedefimiz ülkenin yönetiminde hergün daha çok kadının söz sahibi olmasını sağlamaktır... Kadın işçileri seçin! Partili olsun olmasın daha, daha çok kadın!»
Sayfa 27
İşte, istese de istemese de neo-feminizmi toplumsal bir sınıfa burjuvaziye bağlayan bağ, bu dünya kavrayışın­da yatmaktadır (İnsanlar, belirli toplumsal sınıflara istek­leriyle bağlanmazlar; aksine istek ve görüşlerini — bilinçli devrimci inkara uğratmadıkça— içine doğdukları, yaşadık­ları dolayımı teşkil eden sosyal sınıf belirler.) Feminizm öz’le değil tezahürlerle savaşmaktadır. Mücadele ettiğini varsaydığı Patriyarkalizmin (ataerkillik, pederşahilik) han­gi koşulların ürünü olduğu sorusundan yan çizer daima. Çünkü o zaman toplumda mülkiyetin özel ellerde yoğunlaşmasına koşut olarak yönetimcilik geleneğinin oluşması­na, yani sömürü ve baskının kurumsallaşmasına bakmak zorunda kalacaktır. Tüm bunlar ise, toplumların sınıflılaşmasına tekabül eder. Böylesi bir yaklaşımın, sınıf ger­çeğine kapalı feminizme uygun düşmeyeceği de aşikardır. Önce de gördük, o sınıflar-aşırı bir kadın-erkek mücadelesi peşindedir çünkü.
Sayfa 55
Femi­nistler (özellikle batılılar) sık sık Feminizm’in Patriyarkalizm’in anti-tezi olduğunu iddia ederler. Bu doğru mu­dur? Kestirmeden yanıtlayalım: Hayır! Çünkü Patriyarkalizm’in tarihteki karşıtı bellidir: Matriyarkalizm (anaer­killik, Maderşahilik). Feminizm olsa olsa taraftarlarınca sık sık Patriyarkalizm’le karıştırılan bir başka olgunun Machism ya da Erkek Şovenizmi’nin anti-tezi olabilir. Ve ancak onun kadar bilimseldir.
Sayfa 56
169 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.