Orhan Pamuk'u Okumak sözleri ve alıntılarını, Orhan Pamuk'u Okumak kitap alıntılarını, Orhan Pamuk'u Okumak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu okurun romandan aldığı doyum; metinde yer alan söz sanatlarının oluşturduğu şık betimlemelerden alınan keyifle, ya da yazarın dünya görüşünün tutarlılığına duyulan beğeniyle kısıtlı değildir. O bu doyuma, metnin kıvrımları arasında yakaladığı koordinatları birleştirerek, anlamı yeniden üreterek ve bu üretime kendi birikimini de katarak ulaşır. Yazara duyduğu beğeni ise, onun düşünce ve dünya görüşüne yönelik olmaktan çok; onun, metnin organik dokusunu oluştururken gösterdiği kurgu/yapı ustalığıyla ilgilidir.
Orhan Pamuk "Türk Romanının Ruhu Üzerine" başlıklı denemesinde, Türk romanıyla Batı romanını karşılaştırır: "Batılı yazar, romanının satırları arasında okuyucusuna, ondan fazla bildiği tek şeyin kendi sanatı olduğunu söylemektedir (...) Türk yazarı ise eserini doğrulamak için, sanatından başka bir de gerçeklik, hayat, dünya v.s. hakkında okuyucudan daha bilgili olduğunu sezdirmek zorundadır (...) Gerçeklik hakkındaki bilgisi en önemli silahıdır onun."
Yeni Hayat"taki toplumsal mozayiğin bir parçası da, kasaba alanlarındaki heykellerle (YH.5, 74, 100, 181) metafor düzleminde dile getirilen içi boşalmış bir Atatürkçülüktür. Tüketim toplumunun maddeler cangılında oklarını bir bir yitirmekte olan Kemalizmin bu durumu, "Cumhuriyet, Atatürk, damga pulu havası" (YH. 100) sözünde vurgulanır, "kendini içkiye vermiş meyhane kalabalığına Cumhuriyet'i emanet etmiş olmanın güveniyle gülüms[eyen]" (YH.211) Atatürk fotoğrafında taşlamaya dönüşür ve "Atatürk heykeline sıçan güvercinleri[n) ayıpla[ndığı] " (YH. 181) bölümde ise sarkastik bir renk alır.
Üstkurmaca için postmodem edebiyatın ana kurgu öğesidir de diyebiliriz. Bu eğilim genel bağlamda, yazma ediminin kurmaca metnin içinde kurgulanması demektir. Bu, yazarın metnini nasıl yazdığını o metnin içinde anlatması, yazma sorunlarını metninin ana konusu durumuna getirmesi ve kimi kez de okurunu metnin içine sokarak, romanını nasıl oluşturduğunu onunla paylaşması anlamına gelir; edebiyatın kendini anlatması, kurgulamasıdır üstkurmaca; kurmacanın kurmacasıdır.
Çok sayıda anlam katmanıyla dokunmuş açık metinler üreten ve bu metinlerde "herkesin hendi yolculuğunu kendi yaşamasını isteyen, " okurları için toplumsal ve ahlaksal çözümler üretmeyen, romanın yazmaktan çok kurmak edimiyle oluşturulduğunu düşünen, sanatın özünde yatan eylemin biçimlendirmek olduğunu bilen bir yazardır Orhan Pamuk; "yapmam gereken şey anlam belirsizlikleri sergilemek. Yoksa, roman değil bir inceleme kitabı yazardım," diyen Umberto Eco gibi düşünen biri.
"Kar" (1999) romanı ise, yazarın metinleri boyunca kurgu düzleminde yaptığı serüven yolculuğundaki en sıra dışı duraktır. Fildişi kulesindeki sanatçı duruşundan hiç ödün vermeden üreten Orhan Pamuk, bu romanında toplumsal konuları odağa alır ve bir toplumcu gerçekçi yazar öykünmeciliği içindeymiş gibi, konusal gerilimi de bayrak yaparak öyküler. Romancılığının bu noktasında belki de, Türk edebiyat eleştirisinin en işlek kulvarını oluşturan toplumcu kesimden yıllardır aldığı yoğun eleştirilere yaratıcı düzlemden bir yanıt vermeyi deniyordur Pamuk. Ancak "Kar", toplumsal malzemenin yoğun kullanımına karşın, hiçbir zaman toplumsal gerçekçi bir roman değildir. Kar imgesinin yarattığı farklı bir masalsı ontolojinin eşliğinde, tiyatro sahnesinde oynanan oyunun yaşama aktığı bir kurgu oluşturur Pamuk; tiyatro oyuncularına kanlı bir ihtilal yaptırır; varmış gibi görünen konu bütünlüğünü groteskin merceğinden geçirir, mantık dışına taşır.
Pamuk'un metinleri bir yönleriyle gerçekçi düzlemde soluk alırlar; sık dokunmuş bir toplumsal/siyasal/ekonomik ilişkiler ağıyla kaplıdırlar. Bu bağlamda düşünüldüğünde Orhan Pamuk, Türk romanındaki toplumcu/gerçekçi eğilime pek de karşıt bir görünüm sergilemez. Türk romanındaki toplumcu eğilimin farklı bir temsilcisidir o.
Toplumcu bir ortamın edebiyat okurudur Türk romanının okuru. Bu nedenle de, romanı salt bir sanat ürünü olarak benimseyip, onu zevk için okumakta zorlanmaktadır.