Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kafası Karışmış Okur ve Modern Roman

Orhan Pamuk'u Okumak

Yıldız Ecevit

Orhan Pamuk'u Okumak Sözleri ve Alıntıları

Orhan Pamuk'u Okumak sözleri ve alıntılarını, Orhan Pamuk'u Okumak kitap alıntılarını, Orhan Pamuk'u Okumak en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toplumcu bir ortamın edebiyat okurudur Türk romanının okuru. Bu nedenle de, romanı salt bir sanat ürünü olarak benimseyip, onu zevk için okumakta zorlanmak­tadır.
Haklı
Türk roman okuru, yazarında hala bir sosyolog, bir psi­kolog, bir yol gösterici, giderek bir militan aramayı sürdür­mektedir.
Reklam
Türk roman okuru, yazarında hala bir sosyolog, bir psi­kolog, bir yol gösterici, giderek bir militan aramayı sürdür­mektedir.
Biçimin, içeriğin önüne geçtiği, anlatma eyleminin çoğu yerde kendi serüvenini yaşa­dığı metinler oluşur bu dönemlerde. Sanatı bir biçim sorunu olarak gören bu romancılar, gerçekçi romanın toplumsal so­runları irdeleyen sosyolojik eğilimini, sanata ihanet olarak nitelendirirler. Pamuk da katılır onlara; bir sanat ürününde, "gerçek dünyanın kurallarından çıkarak verilecek cevaplar; aklı başında bir edebiyatçının nefret edeceği şeye, 'sosyolojiye' sürük­ler bizi,"[15] der.
Roman kişilerinin, yazının kendisi oldu­ğu bir metindir "Kara Kitap".
Pamuk'un metinleri bir yönleriyle gerçekçi düzlemde soluk alırlar; sık dokunmuş bir toplumsal/siyasal/ekonomik ilişkiler ağıyla kaplıdırlar. Bu bağlamda düşünüldüğünde Orhan Pamuk, Türk romanındaki toplumcu/gerçekçi eğilime pek de karşıt bir görünüm sergile­mez. Türk romanındaki toplumcu eğilimin farklı bir temsilci­sidir o.
Sayfa 241Kitabı okudu
Reklam
Romanın belki de en güzel anlatı kesiti olan "Boğazın Suları Çekildiği Zaman" başlıklı bölüm, bir çevre felaketini dile getirir. Ressam Hieronymus Bosch'un apokaliptik (mahşersi) görüntülerini anımsatan bu fantastik metin belki de gerçeğin bir öngörüsüdür. "Yazarlar hayatın, dünyanın gerçek tablosunu sunmazlar bize," der Pamuk, "ama o yorum bir süre sonra, sözünü ettiğimiz hayatın ta kendisi olur çıkar."
Sayfa 56
20. yüzyıl edebiyatının yeni okur tipi evin yapımına doğru­dan katılır, henüz tamamlanmamış olan yapının içinde kendi­ne yaşayabileceği bir ortam yaratmaya çalışır. O, yazarın eğitti­ği, yol gösterdiği biri değildir artık; yazarla birlikte üretir, et­kindir; elinde kitap, rahatça koltuğunda oturmasına izin yok­tur onun; her satırda, her sözcükte uyanık olmak zorundadır; bu yeni tip yapılarda barınabilmesi için, yazarın bıraktığı an­lam boşluklarını doldurması, tuğlaların arasını kapatması ge­rekmektedir. Yeni okur tipi, tüketici değil bir üreticidir.
Sayfa 62
Toplumcu bir ortamın edebiyat okurudur Türk romanının okuru. Bu nedenle de, romanı salt bir sanat ürünü olarak benimseyip, onu zevk için okumakta zorlanmak­tadır.
Türk roman okuru, yazarında hala bir sosyolog, bir psi­kolog, bir yol gösterici, giderek bir militan aramayı sürdür­mektedir. Okurun bu yöndeki beklentilerini doyurmayan ve metinlerinde uçta biçim denemeleri yapan yazarlar ise, -Oğuz Atay örneğinde görüldüğü gibi- uzun süre yalnız bırakılmış­lardır. Biçimcilik, neredeyse suç içeren bir estetik davranıştır Türk edebiyatında.
Sayfa 31
Reklam
Bu okurun romandan aldığı doyum; metinde yer alan söz sa­natlarının oluşturduğu şık betimlemelerden alınan keyifle, ya da yazarın dünya görüşünün tutarlılığına duyulan beğeniyle kısıtlı değildir. O bu doyuma, metnin kıvrımları arasında ya­kaladığı koordinatları birleştirerek, anlamı yeniden üreterek ve bu üretime kendi birikimini de katarak ulaşır. Yazara duyduğu beğeni ise, onun düşünce ve dünya görüşüne yönelik olmak­tan çok; onun, metnin organik dokusunu oluştururken göster­diği kurgu/yapı ustalığıyla ilgilidir.
Sayfa 170
"Kar" (1999) romanı ise, yazarın metinleri boyunca kurgu düzleminde yaptığı serüven yolculuğundaki en sıra dışı du­raktır. Fildişi kulesindeki sanatçı duruşundan hiç ödün vermeden üreten Orhan Pamuk, bu romanında toplumsal konu­ları odağa alır ve bir toplumcu gerçekçi yazar öykünmeciliği içindeymiş gibi, konusal gerilimi de bayrak yaparak öyküler. Romancılığının bu noktasında belki de, Türk edebiyat eleştiri­sinin en işlek kulvarını oluşturan toplumcu kesimden yıllardır aldığı yoğun eleştirilere yaratıcı düzlemden bir yanıt vermeyi deniyordur Pamuk. Ancak "Kar", toplumsal malzemenin yo­ğun kullanımına karşın, hiçbir zaman toplumsal gerçekçi bir roman değildir. Kar imgesinin yarattığı farklı bir masalsı onto­lojinin eşliğinde, tiyatro sahnesinde oynanan oyunun yaşama aktığı bir kurgu oluşturur Pamuk; tiyatro oyuncularına kanlı bir ihtilal yaptırır; varmış gibi görünen konu bütünlüğünü groteskin merceğinden geçirir, mantık dışına taşır.
Pamuk'un metinleri bir yönleriyle gerçekçi düzlemde soluk alırlar; sık dokunmuş bir toplumsal/siyasal/ekonomik ilişkiler ağıyla kaplıdırlar. Bu bağlamda düşünüldüğünde Orhan Pamuk, Türk romanındaki toplumcu/gerçekçi eğilime pek de karşıt bir görünüm sergile­mez. Türk romanındaki toplumcu eğilimin farklı bir temsilci­sidir o.
Sayfa 241Kitabı okudu
Orhan Pamuk "Türk Romanının Ruhu Üzerine" başlıklı de­nemesinde, Türk romanıyla Batı romanını karşılaştırır: "Batılı yazar, romanının satırları arasında okuyucusuna, ondan fazla bildiği tek şeyin kendi sanatı olduğunu söylemektedir (...) Türk yazarı ise eserini doğrulamak için, sanatından başka bir de ger­çeklik, hayat, dünya v.s. hakkında okuyucudan daha bilgili oldu­ğunu sezdirmek zorundadır (...) Gerçeklik hakkındaki bilgisi en önemli silahıdır onun."
Sayfa 29
Çok sayıda an­lam katmanıyla dokunmuş açık metinler üreten ve bu metin­lerde "herkesin hendi yolculuğunu kendi yaşamasını isteyen, " okurları için toplumsal ve ahlaksal çözümler üretmeyen, ro­manın yazmaktan çok kurmak edimiyle oluşturulduğunu dü­şünen, sanatın özünde yatan eylemin biçimlendirmek olduğu­nu bilen bir yazardır Orhan Pamuk; "yapmam gereken şey anlam belirsizlikleri sergilemek. Yoksa, roman değil bir inceleme kitabı yazardım," diyen Umberto Eco gibi düşünen biri.
Sayfa 60
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.