Ortaçağın Günbatımı

Johan Huizinga

En Beğenilen Ortaçağın Günbatımı Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Ortaçağın Günbatımı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ortaçağın Günbatımı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Marguerrite d'Anjou, onaltı yaşındayken İn­giltere kralı geri zekalı Vl. Henry'yle evlenmişti.
Orta Çağın sonlarında hâlâ ilke olarak, tanrı ile dünya arasındaki tercihten başka bir şey yoktu: dünyevi tad ve güzellikleri ya tam reddetmek, ya da bunları, ruhunu tehlikeye sokarak cesurca kabul etmek.
Reklam
Fransa ve Burgonya'da olduğu kadar Floransa'daki Orta Çağ sonlarının aristokrat hayatının tümü de, bir düşün temsili­ni gösteri halinde sunma yönünde bir çabadır. Hep aynı düş; kahraman ve bilge, şövalye ve genç kız, basit ve memnun çoban düşü söz konusudur. Fransa ve Burgonya bu düşü eski zevke hitap eder şekilde oynamaktadırlar; Floransa ise, aynı tema üzerinde yeni ve daha güzel bir oyun icad etmiştir.
Orta Çağ tarihinin her sahifesi, hükümdara karşı besle­nen sadakat duygusunun derinliğini ve kendiliğindenliğini göstermektedir.
Doğaüstü olarak gözüken herşey karşısındaki tutumlar, akılcı açıklama, dindar ve kendiliğinden bönlük ve şeytanın kurnazlık ile tuzaklarından duyulan kaygı arasında gidip gelmektediydiler. Zavallı bir isteriğin, dindar bir coşku için­de insanları bir süre avucuna alması ve sonunda maskesinin düşmesi nadir olaylardan değildir. İyi niyetli insan emin olamıyordu: aziz Augustinus ve Aquinolu aziz Tommaso şu sözü otoriteleriyle desteklemişlerdir: "Ommia quae visibiliter fiunt in hoc mundo possunt fieri per daemones" (Bu dünyada gö­rünen bir şekilde yapılan her şey şeytanların işi olabilir).
Fakat, bir ülkü ne kadar fazla aşkın erdem gerektirirse, toplumsal biçimcilik ile gerçekler arasındaki uyumsuzluk o kadar artar. Şövalyelik, yan-dinsel içeriğiyle, ancak gözlerini en acil ihtiyaçlara bile kapatabilecek ve en büyük yanılsama­larla büyülenebilecek bir dönem tarafından yaşanabilirdi. Doğmakta olan yeni toplum, bu fazlasıyla yüksek özlemlerin terkedilmelerini istiyordu. Şövalye, hâlâ belli bir şeref kavra­mına ve kast önyargısına sahip olan, ama kendini artık imanın savunucusu, zayıfların koruyucusu olarak görmeyen XVII. yüzyıl Fransız soylu beyefendisi haline gelmiştir. Ve soylu Fransız tipi, yerini gene doğrudan şövalyeden türeyen, ama ılımlı ve incelmiş olan "gentleman" tipine bırakmıştır. Böylece, ülkü, ardışık dönüşümleri içinde, hayatın daha az abartılı bir kavranışına uygun olma eğilimine girmiştir.
Sayfa 155Kitabı okudu
218 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.