Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Osmanlı Cadısı: Tırnova
Ferman AkgülOsmanlı Cadısı: Tırnova Yorumları ve İncelemeleri
Osmanlı Cadısı: Tırnova yorumları ve incelemelerini, Osmanlı Cadısı: Tırnova kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Osmanlı Cadısı: Tırnova puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.410 üzerinden
“Umarım bir gün içimizden birisi, bizim mitolojimizde yer alan hikayeler üstüne giderek film yapmayı dener,” diyor, birçoğumuzun Manga grubuyla tanıdığı Ferman Akgül. Kendisini müzik kariyerinden ötürü çok severim -ki ülkemizde sevmeyen çok azdır diye düşünüyorum. Kısa öykülerini derlediği bu kitabıyla daha da sevdim, hatta epey sevdim. Özellikle önsöz kısmında anlattığı, Türk sinemasındaki korku filmleriyle ilgili düşünceleri, senaryo konusundaki geliştirici düşünceleri tam da katılacağım türden. Son zamanlarda kültürümüzdeki korku unsurlarının değerlendirilmesiyle ilgili tıpkı onun gibi düşünüyordum ve Akgül sanki tüm düşüncelerimi güzelce toparlayıp birkaç sayfada özetlemiş gibiydi. Bu bakış açısını çok sevdim. Böylesine köklü ve zengin bir tarihimiz varken sinema, edebiyat, televizyon ve daha birçok sektörde onunki gibi bir bakış açısıyla özgün içerikler üretebilecek insanlara ihtiyacımız var. Kitaptaki hikayelerinden biri olan ‘Osmanlı Cadısı Tırnova’ bize tam olarak bunu anlatıyor. Öykülerin tümü aynı atmosfere sahip olmasa da ben genel olarak çok sevdim; çünkü bana kalırsa kitabı değerli kılan Ferman Akgül’ün ilk kısımdaki o ilham verici açıklamasaydı. Kendisi takdir edilesi, çok yönlü ve ülkemiz için değerli bir sanatçı. Bu yüzden yalnızca tavsiye etmekle kalmıyor, özellikle de fantastik türünü seven herkesin kendi kültürümüzün üzerine inşa edilmiş bu tarz kitapları okuması ve desteklemesi gerektiğini düşünüyorum
Kitapta birbirinden ilginç ve değişik hikayeler var. Osmanlı Cadısı Tırnova'ya gelene kadar beni özellikle 4 hikayesi çok etkilemişti. Okuduğumda "Bunlardan çok güzel kurgu ve roman olur," demiştim. Çok severek okudum gerçekten güzeldi. Yaklaşık 10 yıldır Manga fanı olarak Ferman'ın kitabına kötü diyemem zaten fakat objektif olarak baktığımda bile kesinlikle okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Selamlar.Bu kitaba,Osmanlıda fantastik inanışlar üzerine kitaplar ararken rastlamış ve heyecanla almıştım.Önsözleri okumayı severim. (Genelde atlandığı için)Bana özel yazılmış gibi hissederim.Bu kitabın da önsözü enfesti.Bana araştırılacak yeni bilgiler;okunacak başka kitaplar gösterdi.Ve yazar önsözde benim de üzerinde oldukça düşündüğüm bir konu da şunları yazmış:"Okul için hazırladığım ödevin konusu Türk Sineması'nda korku filmleri üretim problemiydi.Bizim kültürümüzde ve geçmişimizde korku sinemamızı besleyebilecek efsanelerin olup olmadığı.." Kesinlikle üzerine düşüdüğüm bir konu.Filmlerle pek aram olmasa da kitaplarla var ve aynı sorun kitaplarımızda da var.Korku,gerilim ve fantastik öğeler çok işlenen konular olmuyor malesef.
Gelelim kitaba.Kitap 10 hikâyeden oluşuyor.Benim en sevdiğim "Piyanist Uşakla Piyanist Efendi" oldu.Hikayede son derece hoşuma giden karanlık bir hava vardı ve sonunu da beklediğimden daha geç tahmin ettim.Kitaba adını veren hikâye sonuncu ve onun da oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim.Ne var ki bu hikâyenin biraz daha araştırmayla genişletilip ayrı bir kitap haline getirilebileceğini de düşünmedim diyemem.Zevkle okudum,gönül rahatlığıyla tavsiyemdir.
Not:İlk korku filmimizin,1953 yılında Mehmet Muhtar'ın yönettiği "Dracula İstanbul'da" olduğunu da çok sevdiğim önsözler bölümü den öğrendim aklınızda kalsın.
Not:Bir tek "Siyah Beyaz Saray" hikâyesini malesef anlayamadım.Gerçekten.Anlabilecek olan varsa bi zahmet..
On adet öyküden oluşan bu kitabın yazarı maNga'nın solisti Ferman Akgül.
Kitabın baskısı renkli ve kaliteli. Her öykünün başında, her sayfanın kenarında Kaan Demirçelik'in kaleminden başarılı illüstrasyonlar var. Ferman Akgül'ün biyografisiyle açılan kitap, bu kitabı yazma fikrinin aklına nasıl düştüğünü anlattığı bir önsözle devam ediyor.
Yaklaşık yedi yıl önce Ferman Akgül, Blue Jean dergisinde "Akortsuz Hikâyeler" adında bir köşe yazıyordu. Aylık olarak takip ediyordum. İşte bu kitaptaki dokuz öykü o köşedeki hikayelerin düzenlenmiş, üzerinden geçilmiş hali. O zaman olduğu gibi şimdi de severek okudum.
İçlerinden favorim ise Bir Elemenin Anatomisi. Distopik, bilimkurgusal tandansı beni etkiledi.
Onuncu öykü ise dergide yayınlanmamış, Osmanlı Cadısı "Tırnova" isimli öykü. Kitabın en uzun öyküsü olmakla birlikte Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde geçen gerçek bir olaya dayanıyor. Bulgaristan'ın Tırnova kasabasındaki halk geceleri cadıların onları ziyaret etmesinden, eşyalarını dağıtmasından şikayet ediyor. Osmanlı da kasabaya Nikola adında gayrimüslim bir cadı avcısı gönderiyor.
Çıkış noktası bu kadar ilginç olmasına rağmen, öykü beni hayal kırıklığına uğrattı. Çok yüzeyseldi. Böyle bir konu çok daha iyi yazılabilirdi. Özellikle sonu hızlı geçilmişti. 10 sayfa daha fazla yazılsaydı finaldeki o düğümün çözümü okuyucu üzerinde etki bırakabilirdi.
İşte böyle... Müziğini sevdiğim bir sanatçının farklı bir yöndeki yeteneğine de şahit olmak güzel. Umarım yazmayı bırakmaz.
160 syf.
6/10 puan verdi
Ferman Akgül sesini ve müzik tarzını çok beğendiğim bir sanatçı. Özellikle Manga grubunun çıkardığı müziklerin sözlerini ve felsefesini çok beğendiğim için kitabı görür görmez okumak istedim.
.
Daha önce fantastik öykü kitabı okumadığım için oldukça ilginç geldi anlatılan öyküler. Çoğunun konusu ölüm ve hüzün dolu. Aralarından en çok piyanist uşak ile ilgili olanı beğendim.
.
Kitabı belki ortaokul yada lisede okusam daha çok beğenirdim, edebi yanı ve dili bana aşırı basit geldi. Yine de ilk defa kitap yazan birisi için gerçekten özgün ve başarılı olmuş.
Osmanlı Cadısı Tırnova hikayesi önsözde yazdığı kadar ilginç gelmedi bana. Yazarın dediği gibi her zaman cin, hayalet gibi konularla korku hikayeleri oluşturmaktansa, Türk sineması bu tarz efsanevi, gerçekte yaşanmış olaylara el atabilir.
.
Bahsedilen Tırnova, Osmanlı döneminde Bulgaristan'da bir köyde ortaya çıkan bir cadı ile ilgili. Olaylar o kadar büyümüş ki köye cadıyı avlaması için bir vampir avcısı bile gönderilmiş. Osmanlı olayların üstünü kapatmak için değişik bir yöntem uygulamış. Çünkü köy halkının oradan göc etmesini istemiyormuş. İnternetten daha detaylı araştırabilirsiniz.
Ferman Akgül, Yağmurla bu konuyu yıllar önce konuşurken çok etkilenmiş ve bu olay üzerinden bir hikaye kurgulanmış.
.
Kitap: 6
Kapak: 7
Çizim: 9