Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)

Halil İnalcık

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) kitap alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kanuni Sultan Süleyman, bütün dünyayı kapsayan gücünü, Bender kalesinde 1538 tarihli bir yazıtta şöyle dile getirmiştir: Ben, Tanrı'nın kulu, bu dünyanın sultanıyım. Tanrı'nın inayetiyle ümmet-i Muhammed'in başındayım. Adına Mekke ve Medine' de hutbe okunan Süleyman'ım ben. Ben, Bağdat'ta şah, Bizans diyarlarında kayser, Mısır'da sultanım, donanmalarını Akdeniz, Mağrip ve Hind'e yollayan sultanım. Macar taht ve tacını alan ve onları bir kuluna bağışlayan sultan benim. Voyvoda Petru başkaldırdı, ancak atımın ayakları onu toz eyledi; Boğdan'ı da fethettim.
Sayfa 46
II. Murat öldüğünde Osmanlı İmparatorluğu, genç II. Mehmet ve lalaları Şihabeddin ve Zağanos'a fetih planlarını gerçekleştirmelerine imkan verecek denli güçlü idi. Mehmet'in temel amacı, Tuna'nın güneyindeki bütün Balkan ülkeleri ile Fırat'ın batısındaki tüm Asya ülkelerini doğrudan doğruya Osmanlı yönetimi altına sokarak atası Bayezit'in merkeziyetçi imparatorluğunu diriltmekti. Ancak büyük dedesinin tersine, onun ilk amacı Konstantiniye'nin fethi idi. Bunun kendisine bir imparatorluk kurmak için gerekli saygınlık ve gücü sağlayacağının bilincindeydi. Tahta geçtikten sonra Çandarlı'yı vezir-i azamlık makamında tuttuysa da, gerçek iktidar şimdi savaşçı gruba geçmişti. Murat'ın ölümü üzerine 1451 yazında başkaldıran Karamanlılara karşı kısa bir seferden sonra Konstantiniye'nin fethi hazırlıklarına başlandı.
Reklam
II. Murat'ın hükümdarlık süresi önemli bir ekonomik gelişme dönemi olmuştur. Ticaret artmış, Bursa ve Edirne gibi Osmanlı kentleri önemli ölçüde büyümüştü. Casus Bertrandon de la Brocquiere, 1432 'de yıllık Osmanlı gelirinin 2.500.000 altın dükaya çıktığı, Murat'ın elindeki kaynakları kullansa, Avrupa'yı kolayca istila edebileceği gözleminde bulunur.
14. yüzyıl başında kuruluşu sırasında Osmanlı devleti, İslam dünyasının sınırlarında kendini "gaza"ya, yani "Hıristiyanlığa karşı kutsal savaş"a adamış küçük bir beylikti. Bu önemsiz sınır devleti, Anadolu ve Balkanlar'daki eski Bizans topraklarını adım adım alıyor ve kendine katıyordu; 1517' de Arap ülkelerinin fethiyle de İslam dünyasının en güçlü devleti oldu.
Fatih Sultan Mehmet
Rumeli Hisarı'nı yaptırarak 1452’de İstanbul Boğazı'nı kontrol alana alması gibi, 1463’te Çanakkale’de boğazın iki yakasında iki kale yaptırarak Çanakkale Boğazı'nı denetimi altına aldı. Bozcaada'yı tahkim ederek, İstanbul ve Boğazlan koruyan savunma sistemini daha da güçlendirdi ve Anadolu ile Rumeli arasındaki iletişimi güvenceye aldı.
Sayfa 31
Reklam
Mehmet'in 1421 'deki ölümünü üç yıl süren bir bunalım izledi. Bizanslılar, Gelibolu'yu Bizans'a bırakmayı kabul eden Şehzade Mustafa'yı salıverdiler. Rumeli'nin tümü kendisini sultan tanıdı. Yeniçeriler ve ulema ise, tahta Osmanlı başkenti Bursa'da çıkmış olan Mehmet'in on yedi yaşındaki oğlu Murat'ı destekliyordu. Murat, ucbeylerinin başında Rumeli'den kendisine karşı yürüyen amcasını 1422 'de yendi. Daha sonra bütün güçlerini toplayıp, rakibini desteklemiş olan Bizans'ı 2 Haziran'dan 6 Eylül'e kadar, kuşatma altına aldı. Bu sırada Anadolu'daki bağımlı beylerin hepsi ayaklanmış, I. Mehmet'in binbir güçlükle fethettiği toprakları yeniden ele geçirmişlerdi. Murat'ın küçük kardeşi Mustafa'yı da isyana teşvik edip Bursa'yı kuşattılar. Murat, İstanbul kuşatmasını kaldırdı, 20 Şubat 1423'te kardeşini yendi, onu kışkırtan Anadolu beylerini de cezalandırdı. Çandarlılar ve Karamanlılar dışında, Batı Anadolu beyliklerine boyun eğdirdi. Böylece genç sultan, devletin iç sorunlarından kurtulmuş, durumu babasının ölümünden önceki biçimine getirmişti; artık dikkatini Balkanlar'daki topraklarını tehdit eden devletlere çevirebilirdi.
Niğbolu'daki zafer yalnız Balkanlar'daki Osmanlı denetimini güçlendirmekle kalmayıp Osmanlıların İslam dünyasındaki saygınlığını da büyük ölçüde yüceltti. Ününün doruğundaki Bayezit, 1399'da Anadolu'ya döndü ve Karaman ile Kadı Burhaneddin'in topraklarını ilhak ederek Tuna'dan Fırat'a uzanan merkezi bir imparatorluk yarattı. Bu imparatorluğun doğal merkezi olacak Kostantiniye'yi ele geçirmek çabasıyla kentin ablukasını kuvvetlendirdi. Bu sıralarda Timur ( 1335-1405), Orta Asya ve İran'da güçlü bir imparatorluk kurmuş, kendini de İlhanlıların Anadolu üzerindeki egemenlik haklarının varisi ilan etmişti. Osmanlı sultanı Timur'a meydan okumuş, ancak 28 Temmuz 1402'de Ankara Savaşı'nda bozguna uğrayıp tutsak düşmüştü. Savaş sırasında Anadolu'nun yerli sipahileri, Timur'un sarayına sığınmış olan eski beylerinin safına geçmişlerdir. Bu hükümdarlar, Timur'un koruması altında eski beyliklerini her yerde yeniden kurdular. Bayezit'in merkeziyetçi imparatorluk girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış oldu. Kalan Osmanlı toprakları, Timur'un egemenliğini kabul eden oğulları, Çelebiler arasında bölüşüldü. Bunlar, Timur'un ölümü üzerine, Osmanlı ülkesinin bütününü denetimlerine almak için amansız bir iç savaşa tutuştular.
Osmanlılar imparatorluklarını, Müslüman Anadolu ile Hıristiyan Balkanlar'ı kendi yönetimleri altında birleştirerek kurdular. Her ne kadar gazanın sürekliliği devletin temel ilkesi idiyse de, imparatorluk Ortodoks Kilisesi ile milyonlarca Ortodoks Hıristiyanın koruyucusu olarak doğmuştur. İslam, itaat etmek ve cizye ödemek koşullarıyla, Hıristiyan ve Yahudilerin mal ve can güvenliğini sağlıyordu. Onlara dinlerini özgürce uygulama izni veriyor, kendi dinlerine göre yaşamalarını sağlıyordu. Sınır toplumunda Hıristiyanlarla beraber yaşayan Osmanlılar, İslam'ın bu ilkelerini büyük bir cömertlik ve hoşgörüyle uygulamışlardır. Osmanlılar, imparatorluğun başlangıç yıllarında savaşa başvurmadan önce, Hıristiyanların gönüllü teslim olma ve güvenlerini sağlamaya çalışan bir politika izlemişlerdir. Bu siyaset, yönetenler için gelir kaynaklarını güvence altına almak için zorunlu idi.
Kul (Gulam) sistemi Osmanlı devlet idaresinin temel kurumlarından biridir. Sarayda ve devlet hizmetinde kullanılmak üzere kölelerden gençler yetiştirilmesi Osmanlılara, Ortadoğu İslam devletlerinden gelen eski bir gelenektir.
Sayfa 83
812 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.