Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Arjantinkarıncası, Emlak Vurgunu, Kirli Hava Bulutu ve Diğerleri

Öyküler

Italo Calvino

Öyküler Gönderileri

Öyküler kitaplarını, Öyküler sözleri ve alıntılarını, Öyküler yazarlarını, Öyküler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"cumartesi ve pazar uzaklaşmadıktan sonra, neye yarar şehir?" sırf pazar günü şehirden uzaklaşabilmek uğruna hafta boyunca tekdüze işlerde köle gibi çalışan yüzlerce, binlerce kişi için olduğu gibi, avandero için de şehir yitik bir dünyaydı, ondan birkaç saat çıkıp sonra ona dönmenin araçlarını üreten bir değirmen taşıydı.
Onları birbirinden ayırt edecek hiçbir işaret göremiyordum: Aynı yaşamın çocukları olan aynı yaşlı ya da erken olgunlaşmış yüzler; fark, içlerindeydi.
Reklam
"Cumartesi ve pazar uzaklaşmadıktan sonra, neye yarar şehir?" Sırf pazar günü şehirden uzaklaşabilmek uğruna hafta boyunca tekdüze işlerde köle gibi çalışan yüzlerce, binlerce kişi için olduğu gibi, Avandero için de şehir yitik bir dünyaydı, ondan birkaç saat çıkıp sonra ona dönmenin araçlarını üreten bir değirmen taşıydı.
Bilindiği gibi, birileriyle tanışmak çok kolaydır, ama sonra bağlayıcı hale gelir: Birisi, "Bu akşam ne yapıyoruz?" der ve böylece hep birlikte televizyon seyredilir ya da sinemaya gidilir ve o akşamdan sonra, seni hiç ilgilendirmeyen bir insanlar topluluğunun bir parçası haline gelirsin ve hakkındaki her şeyi anlatman, başkalarının hakkındaki her şeyi dinlemen gerekir.
Kısacası, Claudia'yı seviyordum. Ve mutsuzdum. Ama o benim bu mutsuzluğumu nasıl anlayabilirdi? Başlarından bir acı, bır talihsizlik geçtiği için kendilerini en vasat yaşamın tekdüzeliğine mahkûm edenler vardır; ama katlanabileceklerini hissettiklerinden daha büyük bir talih yaşadıkları için bunu yapanlar da vardı.
Çünkü ancak sevgi dolu bırakışta, bizi farklı kılan her şey ortadan kalkıyor ve yalnızca iki insan olduğumuzu, kim olduğumuzun öneminin kalmadığını görüyorduk.
Kirli Hava Bulut/KindleKitabı okudu
Reklam
Anlıyordum; birbirimizi asla anlayamayacağımızı da anlıyordum. Şu evlerin is tutmuş cepheleri, şu matlaşmış camlar, şu kollarımızı yaslayamadığımız pencere pervazları, şu neredeyse silinmiş insan yüzleri, şimdi sonbaharın ilerlemesiyle sıcak havalara özgü nemliliğini yitirip sanki nesnelerin bir niteliği haline gelen -herkes ve her şey, günden güne biçimini, anlamını ve değerini yitiriyormuş gibi şu sisli hava, benim için genel sefilliğin ta kendisi olan her şey; onun gibi insanlar için, zenginlik, üstünlük ve gücün, aynı zamanda tehlike, yıkım ve facianın göstergesi, o kararsız durumda kalarak kendini kahramanca bir yücelikle kuşanmış hissetmenin bir yolu olmalıydı.
Quinto için her tür mutluluk umudu yok olmuştu. Tam son derece mutlu gibi görünen bir yaşama denk gelmişti, ama o mutsuzdu.
Emlak Vurgunu/KindleKitabı okudu
Caisotti'nin eski bir mücadele yoldaşı olduğunu keşfetmiş olmak da canını sıkıyordu. "Ne güzel bir dönemeçten geçmiş İtalyan toplumu!" diyordu kendi kendine. Biri köylü biri öğrenci iki partizan, İtalya'nın bütünüyle değişmesi gerektiği fikriyle birlikte isyan etmiş iki kişi. Bir de şimdiki hallerine bakmalıydı, neye dönüstüklerine: Dünyayı olduğu gibi kabul eden, para peşinde koşan iki kişi; üstelik bir zamanların burjuva sınıfının erdemlerinden bile yoksundular, inşaat işini yüzüne gözüne bulaştıran iki beceriksizdiler, iş ortağı olmaları ve doğal olarak birbirlerini alt etmeye çalışmaları da bir rastlantı değildi...
"Bir insan ekonomik bir işle uğraşmıyorsa, değersiz birisidir. Proleterler hiç değilse sendika yoluyla mücadele veriyorlar. Oysa biz, tarihsel perspektifleri çıkarlardan koparıyor, böylece yaşamın her çeşnisini yitiriyoruz, kendi kendimizi yok ediyoruz, hiçbir anlamımız yok artık."
Reklam
"Her rüya simgesi, bir şeyleşmedir," dedi, "işte Freud’un bilmediği de buydu."
Ne var ki, her defasında bu alıştırmanın keyfinden onu alıkoyan ve kitabın satırlarına geri döndüren bir şeyler oluyordu: Onun bile tam ne olduğunu bilemediği bir sıkıntıydı bu. Sorun, evlerdi: Çıkmakta oldukları bütün bu yeni binalar, altı sekiz katlı apartmanlar, kıyıya inen eğimli heyelan toprağının destek setleri gibi beyaz masif yapılar, bu yapıların denize bakan sayısız pencere ve balkonları. Beton humması, Riviera'yı ele geçirmişti: Şurada, insanların çoktan yerleştikleri, balkonlarında hepsi birbirinin aynısı sardunya kutuları bulunan bir apartman görüyordu insan; burada, henüz bitmiş, camlarında yılan şeklinde beyaz badana işaretleri bulunan, denize düşkün tek çocuklu Lombardiyalı aileleri bekleyen bir bina.
Usnelli kürek çekmeye ara vermişti, soluğunu tutuyordu hep. Delia'yı sevmek hep böyle olmuştu, bu mağaranın aynasındaki gibi: Sözcüklerin ötesindeki bir dünyaya girmek demekti. Zaten şiirlerinde sevgi üzerine tek dize yazmamıştı, bir tek bile.
178 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.