Cilt 1

Öyküleriyle İstanbul Anıtları

Adnan Özyalçıner

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir Mimar Sinan dehası ve zarifliği...
Derler ki, yılın belli bir gününde Edirnekapıdaki Mihrimah’ın üstünde güneş batarken Üsküdar'daki Mihrimah’ın üstüne ay doğar. Bu da bu söylenceye benzer doğa öyküsünü Mihrimah adının anlamıyla, ʻgüneş ve ay'la, birleştirir.
Güzeldir insanların çevrelerindeki yapılar için öyküler anlatması. Onların o şehre sahip çıkmalarının gizi bu öykülerde saklıdır.
Reklam
Sanki Yedim Camii :)
Öykü kısaca şöyledir: XVIII. yüzyılda yaşayan Keçeci Hayrettin Efendi, vara yoğa para harcamayan, canının çektiğini yemeyen eli sıkı bir adammış.Bir lokantanın önünden geçerken canı yemek isterse lokantaya girer, yemekleri gözden geçirdikten sonra dışarı çıkarmış. Ardından, hemen, kendi kendine gülümser: "Sanki yedim" diyerek, yemeğe harcaması gereken parayı ayırıp kesesinden bir kenara koyarmış. Bu iş yıllarca sürmüş. Sonunda biriktirdiği bu paralarla bir cami yaptırmış. Yaptırdığı cami de bu yüzden "Sanki Yedim" adını almış.
İstanbula yakın en güzel yerin Kağıthane olduğu, kuşku duyulmaz bir gerçektir.Avrupalılar buraya “tatlı sular vadisi”derler.Bu ad şairane olduğu gibi,buraya yakışıyor da.
...Bu onarımlara ve Fatih’in "...Surlar bizden sonra gelecek olan ecdada kalacak şekilde bakımı ve koruması yapılacaktır" buyruğuna karşın surların bir bölümünün yıkık kalmış. Çünkü padişah bu buyruğunda geçilmesi en zor olan bölüm olan Marmara Surları ile Haliç surlarının bir kısmının yıkık olarak korunmasını istemiş. Bu istek, Bizansın muhteşem "geçilmez" diye adlandırılan surların geçilebildiğini bu yıkık surlarla göstermek içinmiş.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.