Yıllar sonra Pardayanlar serisi Dedalus tarafından yeniden basıldı. Sanırım biraz da Sedat Peker'in etkisi de oldu diyebiliriz Lisede okulun kütüphanesi yenilenirken bağış yapılan kitapların arasında eski baskılarından okumuştum. Jean Pardaillan efsanesi işte benim için böyle doğmuştu. Tabi o zamanlar Fransa tarihi, mezhep savaşları, reform
Son zamanlarda okuduğum en iyi roman diyebilirim. Uzun zamandır, 10 serilik bir eser olduğu için okumamak için direnmiştim aslında. Fakat özellikle Emrah Safa Gürkan önerisi ile kitaba başladım ve neden daha fazla gündem olmadığını merak ettim okudukça. Kesinlikle tavsiye.
Muhteşem bir eser. O kadar heyecanlı ki hızlıca okumak istiyorsunuz ama kitap buna izin vermiyor. "Dur bakalım" diyor, "şu satırı anlamadın" :)Hem izleyip hem yaşıyorsunuz. Bir satırı bile atlamadan okunmalı ki, karışmasın olaylar ve karakterler.
Tavsiye ediyorum.
Yıllardır baskısı bulunmayan ve Dedalus Kitap tarafından bir kaç ay içinde tüm kitapları dilimize kazandırılan 10 kitaplık bir serinin ilk kitabı ve seriye adını veriyor Pardayanlar. 16. Y.Y. Fransasında François de Montmorency ile Jeanne de Piennes'in aşklarıyla ve başlarına gelen korkunç bir olayla başlıyor kitap. Sonrasında ise 16 yıl sonrasına gidiyoruz ve yolumuz Paris'e düşüyor. Burada saray entrikaları, mezhep savaşlarının ortasında iç karışıklarla boğuşan Fransa tarihini kurgusunun içine yedirmiş yazar. Pek çok karakter gerçek hayattan alınmış. Tabiki Baba ve Oğul Şövalye Pardaillanlar var olaylarımızın baş rolünde. Okumayanların çok şey kaybedeciği bu seri tabiki tavsiyemdir.
16. yüzyıl Fransa'sında Huguenotlar ile Katoliklerin şavaşının etrafında dönen entrikaları, acımasızlıkları, ihanetleri ve aşkları okuyoruz...
İnanılmaz derecede sürükleyici bir romandı. Olağanüstü kurgusuyla ve karakterlere duyulan sevgi ve nefretle elinizden bırakamayacağınız bir roman.
