İmkânı var mıdır ki büklüm büklüm helezonlarıyla her rüzgâra müzikle cevap veren, milyarlarca telleriyle ve büklümleriyle her çiçekten daha zarif olan ve fikir hızıyla her hızı geride bırakan insan beyni, dünyanın, hatta evrenin bir zıddı ve hayat düşmanı olsun da hayatın üstüne çöken kâbusu yenmesin?
Bana ‘’ sen deniz oğlusun. Biz denizi seviyoruz. Senin damarlarında, bizim kanımızla birlikte denizin nabzı çarpıyor. Korkma evladım. Engin, özgürlüğün yurdudur!’’ diyorlardı.
Güneşte ya da ay ışığında pırlantalara benzeyen pırıl pırıl titreyişimiz ölüm korkusundan değil, fakat ölümden bir kat daha güçlü olan hayat ateşindendir!