Rüzgârsız bir tan vakti,hafif bir meltem,büyük fiyordun derin sularında ilerlemek için Pasifik'i bırakmakta olduğumuzu haber veriyor.Suyun yüzeyi üzerinde doğan güneşin gümüş yansımalar saçtığı madeni bir levha gibi.
Her zaman bir neşe anıtı olan Rudi Weismann unutulmuş bir bitki gibi kuruyup gitti.Birgün sabaha doğru onu uyku tulumunda ölü bulduk.Yüz ifadesi herhangi bir otopsi yapılmasını gereksiz kıldı:Rudi Weismann acıdan ölmüştü.
Yazarın okuduğum ilk kitabı.. çok beğendim .. Memleketinin durumlarını çok güzel kaleme alan oradaymissin o zorlukları yasamissin o güzel doğada bulunmussun gibi hissediyorsun..merak ettiğim diğer kitaplarının malesef baskısı yok deniliyor.. beklemedeyim :)
Yaşlı adamın bakışları derimi deldi, kemiklerimin tümünü tek tek dolaştı, kapıya, sokağa çıktı ve tepeleri indi, çıktı, her ağacı, her zeytinyağı damlasını, her şarap gölgesini, silinmiş her izi, söylenen her şarkıyı, önceden saptanan saatte kurban edilen boğayı, her güneş batımını, her alanın karşısına küstahça dikilen her üç köşeli şapkayı, çok uzaklardan gelen her haberi, artık gelmez olan her mektubu -çünkü yaşam böyle- , uzaklığın mutlaklarını doğrulamak istermiş gibi uzayıp giden sessizliği ziyaret etti.