Yaşlı adamın bakışları derimi deldi, kemiklerimin tümünü tek tek dolaştı, kapıya, sokağa çıktı ve tepeleri indi, çıktı, her ağacı, her zeytinyağı damlasını, her şarap gölgesini, silinmiş her izi, söylenen her şarkıyı, önceden saptanan saatte kurban edilen boğayı, her güneş batımını, her alanın karşısına küstahça dikilen her üç köşeli şapkayı, çok uzaklardan gelen her haberi, artık gelmez olan her mektubu -çünkü yaşam böyle- , uzaklığın mutlaklarını doğrulamak istermiş gibi uzayıp giden sessizliği ziyaret etti.
Rüzgârsız bir tan vakti,hafif bir meltem,büyük fiyordun derin sularında ilerlemek için Pasifik'i bırakmakta olduğumuzu haber veriyor.Suyun yüzeyi üzerinde doğan güneşin gümüş yansımalar saçtığı madeni bir levha gibi.