Her şey karşılıklı olacakmış. Terliğinden taşan kirli topuk sesi: "Karşılıklı dükkânlar olmadı mı, yolun tek yanı dükkân öbür yanı boş oldu mu hiçbir iş tutmaz orda. Karşılıklı olacak ki iş olsun."
"Demek dükkânlar da karşılıklı iş tutarak mangır kazanıyor."
"Aynen. Ne sandın. Hepsi orospu."
“Onun bir insan olduğunu anlamamız hiç zor olmadı, deriz: Bir şeyin peşindeydi. Hırsları, arzuları vardı. Kovaladıkları, kaçtıkları vardı. Amaçları, düşleri, başarısızlıkları, ne bilelim belki böbürlenilecek, utanılacak şeyleri vardı.”
Tünel girişinin karşısındaki pasajın önünde güneşe karşı dikilmiş genç adam var ya. Hiç kimseyi beklemiyormuşçasına duran. Aylak adam o. Aylakları tanırım. Duruşları yapayalnız. Tebessümleri kederengiz, gölgeleri ecnebidir.
"Keseceğin adamı videoya alıp dünya aleme göstertmek de neyin nesi. Sadece sen mi kelle koparıyon bu dünyada lan portakal. Nereden baksan görgüsüzlük."
Bir keresinde, "Gulyabani ne demek baba?" diye sormuştum. "Çöl cini demek" demişti. "Gul-i beyaban..."Bu cinler çöllerde gezer, yolunu yitiren insanlara musallat olurlarmış.