Öne Çıkan Rappaccini'nin Kızı kitaplarını, öne çıkan Rappaccini'nin Kızı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Rappaccini'nin Kızı yazarlarını, öne çıkan Rappaccini'nin Kızı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
…günbatımında ya da gecenin gölgeleri arasında, bazen de ay ışığında işlenen düş gücü hatalarını hatta yargılarını bile düzeltici bir etkisi vardır sabah ışığının.
Olanaksızlıklar ortadan kalkıp da düşlerin puslu özleri elle tutulur bir gerçekliğe dönüştüğünde keyiften ya da acıdan çıldıracağımız yerde kendimizi sakin ve hatta pek soğukkanlı halde bulmamız sıklıkla rastlanan bir şey değil midir? Kader bizi böylesine şaşkınlıklara uğratmaya bayılır.
“Geçenlerde eski bir klasik metni okuyordum…Büyük İskender’e armağan olarak çok güzel bir kadın gönderen Hintli bir prensle ilgili olarak.Şafak kadar güzel,tanyeri kadar görkemli bir kadınmış ama asıl dikkate değer özelliği soluğundan gelen ,Acem bahçelerinin güllerinin kokusundan bile ağır o nefes kokuymuş.Büyük İskender de,gençlik ateşiyle dolu bir fatihe yakışacağı gibi,bu muhteşem yabancıya daha ilk görüşte âşık olmuş fakat orada bulunan usta bir doktor bu hanımla ilgili korkunç bir sırrı ortaya çıkarmış….doğumundan beri zehirlerle beslenmiş,ta ki bünyesi tümüyle o zehirle dolup kendi de var olan en ölümcül zehire dönüşene dek.Zehir onun yaşam kaynağıymış.Soluğunun ağır kokusu soluduğu havayı zehirliyormuş.
Zaten kendi sıradan biri sayılmayacak bu yazar hiç de sıradan olmayan bir şey anlatıyor. Hem gerçek üstü (ya da dışı), hem de birçok gerçeği çağrıştırıyor. Okuyana bağlı hepsi. İsterseniz "İşte! Kadın-erkek ilişkileri böyle bir şeydir!" diye yerinizden sıçrayabilirsiniz. Belki de "Ne diyor bu adam? Niye böyle imalarda bulunuyor?" diye merak edebilirsiniz. Ne tepki verirseniz verin, bilmelisiniz ki "Rappaccini'nin Kızı" dünya çapında yankılar uyandırmış, iki kez filme alınmış, birçok dile çevrilmiş, birçok kez opera olarak sahnelenmiş.
Ayrıca başına gelen en güzel şeylerden biri ünlü Meksikalı ozan Octavio Paz'ın öyküyü dramatize edip tek perdelik bir oyun haline getirmiş olması. Bu öyküde her şey öylesine canlı tasvir edilmiş ki, rengârenk çiçeklerle bezeli bir bahçenin önünden geçerken aklınıza "Rappaccini'nin Kızı"nın gelmemesi mümkün görünmüyor. Mutlaka anımsayacaksınız bu öyküyü, hele o bahçede çiçeklerle uğraşan bir hanım görürseniz hafifçe.
Ozamn buyurun keyifle okuyun sizde
“Ah,ne inatçıdır aşk-hatta hayalimizde büyüttüğümüz ama yüreğimizde asla köklenmese de aşka pek benzemeyen herhangi bir duygu-sisler,puslar arasında kaybolup gitmeye mahkûm olduğu an gelip çatıncaya kadar nasıl da ayak direr,inadından vazgeçmeden…”