Bayan Ferrars, 16 Eylül Perşembe gününü 17 Eylül'e bağlayan gece ölmüş. 17 Eylül Cuma günü sabah saat sekizde beni çağırttılar. Yapılacak bir şey yoktu. Kadın öleli birkaç saat olmuştu. Eve döndüğümde saat dokuzu birkaç dakika geçiyordu. Dış kapıyı anahtarımla açtım. Şapkamı ve güz sabahının serinliğinden korunmak amacıyla giymiş olduğum pardösüyü asmak işini biraz uzatarak holde bir süre oyalandıysam, bilinçli olarak yaptım bunu. Doğrusunu isterseniz epeyce sarsılmış, tasalanmıştım. Önümüzdeki haftalarda gelişecek olayları o sırada tahmin etmiştim dersem yalan olur. Olabilecekler aklımın ucundan bile geçmiyordu. Gene de, içgüdülerim, ilerde birtakım karışıklıklar çıkacağını söylüyordu bana. Sol taraftaki yemek odasından fincan-tabak sesleri ve ablam Caroline'ın kısa, kuru öksürüğü duyuldu. "Sen misin, James?" diye seslendi. Gereksiz bir soru, çünkü benden başka kim olabilirdi? Doğrusunu isterseniz, birkaç dakika oyalanmamın asıl sebebi ablam Caroline'dan başkası değildi. Bay Kipling'e inanacak olursak eğer, Hindistan gelinciklerinin şiarı "Git ve öğren"miş.