Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Roma'dan Bizans'a

Michael Grant

Roma'dan Bizans'a Gönderileri

Roma'dan Bizans'a kitaplarını, Roma'dan Bizans'a sözleri ve alıntılarını, Roma'dan Bizans'a yazarlarını, Roma'dan Bizans'a yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
223 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Bizans İmparatorluğu, batılı ülkelerde genellikle karanlık bir doğu kültürü olarak değerlendirilirken, ülkemizde de adeta 'bizden değil' yaklaşımıyla bir Hıristiyan kültürü olarak değerlendirilmekte ve küçümsenmektedir. Bizans İmparatorluğu bir bütün olarak dahi önemsenmezken, imparatorluğun batıdan gelen tehditlerden kurtulup, Avrupa'da ve Asya'nın batısında en hayran bırakıcı kimliğini kazandığı beşinci yüzyıl, çok daha az önemsenir.
Roma'dan Bizans'a
Roma'dan Bizans'aMichael Grant · Homer Kitabevi · 20009 okunma
Sanatsal beceri, edebiyattan çok mimarlığa özellikle de Kilise Mimarlığı'na yönelmişti. İncelediğimiz dönemde insanlar kendilerini bu şekilde ifade ediyorlardı; V. yüzyılın diğer dönemlere nazaran daha az ilgimizi çekmesi belki de bundan kay­naklanmaktadır. Ancak, mimarlığın ana dallarından Kilise Mi­marlığı'nın beşinci yüzyılda başladığı unutulmamalıdır.
Reklam
Hieronimus'tan çok daha ince bir düşünür, teolojiyi biçim­lendirmekte ondan kesinlikle daha etkili ve daha sevimli bir kişiliği olan Aziz Augustinus, kökünü Yunan-Latin antik ça­ğından almasına ve çok iyi bir retorikçi olmasına karşın Kla­sik gelenekten açık biçimde ayrılır. .. Roma'nın çöküşünün en sersemletici rüzgarlarıyla açılan yeni bir çağın başlangıcında ve belki de yeni bir dünyanın zirvesinde hizmet etmeye özel­likle uygundu... Augustinus'u izleyen kilise bilginlerinin ne­redeyse adlarını bile duymamış milyonların onun yapıtlarını coşkuyla okumuş olmaları rastlantı değildi.
Augustinus düşündüklerini öyle bağımsızca işlemiştirki, hayranlarının bile huzuru bozulmuştur. Batı Hıristiyanlığı­nın birçok alanında özgün izi kalmıştır. Augustinus'un belli başlı yapıtları eski kalıplaşmış düşüncelerin terkedilmesi sü­recinde önemli dönüm noktalarıdır.
İki İmparatorluk arasındaki farklılıklar
Doğu İmparatorluğu, kısmen coğrafi konumu sayesinde dış baskılara, özellikle barbarların baskılarına Batı İmparatorlu­ğu'ndan çok daha az açıktı. Batı ise barbarları cezbediyordu. Ayrıca Doğu İmparatorluğu'nun oldukça istikrarlı ve ne istedi­ğini bilen bir yönetimi vardı. Yönetim ya etkili imparatorlar ya da praetor rütbesinde valiler veya tahta yakınlığı bulunan kişi­lerce yürütülmüştür... Doğu İmparatorluğu eyaletlerinde ikti­darın gasbedilmesi çok seyrek rastlanan bir durumdu. Roma İmparatorluğu'nun muazzam mukavemet gücü yaşa­mak için verdiği uzun ve inatçı mücadelede görülebilir. Bi­zans, zayıf dönemlere ve utanılacak yolsuzluklara karşın, uzun vadede yönetimiyle kendini ispatlamıştır. Üretim ve dağıtım yöntemleri bozulmamıştır. Yunan-Roma uygarlığının yüksek düşünsel geleneğinin çoğu dini biçime bürünmesine rağmen, bu uygarlığın laik biçiminin ölmesine de bozulmasına da ola­nak tanınmamıştır... Unutulmamalı ki o dönemde Doğu, Batı'nın karşılaştığı sı­kıntıları çekmemişti. Hunlar'ın zarar vermesine rağmen bü­yük bir toprak kaybı olmamıştı, ekonomi düzenli işliyordu ve eski dönemlerin yurttaş ordusu yenilenmişti... Norman Baynes, Batı yavaş yavaş Germenlerin eline geçer­ken, Doğu ya da diğer adıyla Bizans İmparatorluğu'nun bü­tünlüğünü koruyabilip, yaşamını sürdürmesinin nedenini Doğu'nun daha zengin olmasına bağlar... İmparatorluk, iki ayrı yarı olarak hareket etmek gibi olumsuz bir konuma girdikten sonra, güçsüz ortak Batı olmuştu
Batı İmpara­torlarının çoğunun maliye ya da para konusuna ciddi, hatta sağ­ duyulu bir yaklaşımı yoktu. Bu konuda Doğu İmparatorları da aynı derecede beceriksizdiler. I. Anastasius bu konudan biraz anladığı ya da hiç değilse anlayan bir danışmanı (Kappadokialı Johannes) olduğu için Bizans çok talihliydi. İmparatorluğun tüm tarihi mali bir bakış açısıyla baştan sona yeniden yazılsa ye­ridir. Mali sorunların çoğu da gerek Batı'da, gerekse Doğu'da beşinci yüzyılla ilgilidir.
Reklam
Romalılar orduyu korumayı becerebilselerdi, belki de yok ol­maktan kurtulabileceklerdi. Artık asker toplayamaz duruma gelmeleri çöküşün ana nedenlerinden biridi
Sınırlar yabancı düşmanlara karşı tümüyle güvende değildi. Yine de imparatorluğun çoğu kez yeniden toparlanması şa­şılacak bir durumdur. Tarihin o karışık döneminde dört bir yandan dış saldırıya uğrarken ve içeriden parçalanırken, Ro­ma adının ve Roma gücünün hala öylesine görkemli kalabil­mesi çok çarpıcıdır.
Batı imparatorlarının güçsüzleşmesinin papaların gücünün artması anlamına gelmesidir.
[Düşmanların] hepsi Konstantinopolis'in çetin ceviz olduğunun farkındaydılar. Doğuda yasal yolla tahta çıkmış impa­ratorlara kafa tutulmasının pek seyrek görülmesi bir yana, bir imparator kendinden sonra tahta geçecek kişiyi göstermişse anayasal bir seçim yapılırdı ve sonucu kabul edilirdi... Batının sicili ise bu bakımdan hiç de temiz değildi... Zayıf bir imparatorun yeteneksizliği daha çok göze batıyordu, çünkü uğraşmak zorunda olduğu güçlükler daha büyüktü... [Batı] İmparatorluğu'nun ekonomik zayıflığı yetersiz sayıda üreti­cinin çok sayıda aylak boğazı beslemek zorunda olmasından kaynaklanıyordu ... [Batı] İmparatorluğunun en üzücü nite­liği ise toplum ruhunun olmayışıydı.
Reklam
Yoksulluk Erken Ortaçağ toplumunun en önde ge­len özelliğiydi. Yönetimin şekli, zayıflığı, sorunları ve imkansızliklardan kaynaklanan etkisizliği, yoksullukla açıklanabi­lir ...
Roma uygarlığı doğal yoldan ölmedi. Öldürüldü. Ne var ki, katillerin saldırısına uğrayan kimseler, karşı saldırıya geçecek kadar güçlüyseler bazen yaşamayı sürdürürler. Romalılar da yeterince güçlü olsalardı, yaşamaya devam edebilirlerdi. Fa­kat öldürücü darbeler geldiğinde onları karşılayacak gücü gösteremediler... [Batı İmparatorluğu], içteki ayrılıklar nede­niyle çoktan felç olmuştu.
Batı Roma İmparatorluğu'nun son bulmasında, ortak niteliği ayrışma olan nedenlerinin hiçbiri bugüne kadar çürütülme­miştir ve Roma'nın çöküşü hala tarih açısından son derecede önemli bir olaydır.
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.