Ruhların Evi kitaplarını, Ruhların Evi sözleri ve alıntılarını, Ruhların Evi yazarlarını, Ruhların Evi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arada bir içime öyle geliyor ki; bütün bunları ben daha önceden de yaşadım, bunların hepsini daha önceden de yazdım, sözcüğü sözcüğüne. Gene de biliyorum ki ben değildim bu, başka bir kadındı: günün birinde ben kullanabileyim diye defter tutan bir kadın. Ben mi yazıyorum, o mu yazmıştı, anılar kırılgandır, tek bir insan yaşamı kısacıktır, diye... öylesine çarçabuk gelip geçer ki olayların arasındaki ilişkiyi görmeye fırsat bulamayız; yaptığımız şeylerin sonucunu hesaplayamayız ve geçmiş, bugün, gelecek masalına inanırız oysa belki aslında her şey eşzamanlıdır.
Açıkçası, popüler veya aşırı beğeni taşıyan her şeye karşı mesafeli yaklaşırım. Kendime ait bir incelik anlayışım olduğundan dolayı değil, mükemmelliğe olan inancımı yitirdiğimden dolayı. Bu kitaba başlarken de aynı hisleri taşıyordum...yanılmışım. Uzun zamandır, bu kadar çok katmanlı olaylar örgüsünün bu derece kusursuz bağlanabileceğine şahit olmamıştım. Uzun zamandır, kopuklukların arasındaki bağlantıların bu derece güzel gerçekleştiğine şahit olmamıştım. Uzun zamandır bir kitabın bir cümlesi canımı bu derece yakmamıştı. Uzun zamandır bir kahramanın bu denli içine girip onun gözünden bu kadar canlı yaşanabileceğini deneyimlememişti. Uzun zamandır, bir kitapta bu kadar yaşamamıştım.
Sadece sıradışı değil, sadece olağanüstü deyip geçemiyorsunuz, sadece "muhakkak okumalısınız" pek soluksuz kalıyor. Güzel yorumlar az bile gelmiş. Hatta hala yetmiyor diyebilirim. Sonuçta; Barrabas hepimize denizden geldi...
Ruhların EviIsabel Allende · Öykü Yayın · 19871,137 okunma
"Erkek kısmının karısını dövmediği ne zaman görülmüş? Dövmüyorsa ya onu sevmiyordur ya da tam erkek değil demektir. Erkeğin kazandığı para, tanrının verdiği ürün, tavukların yaptığı yumurta ne zamandır karı koca arasında paylaşılıyormuş? Her şeyin erkeğin elinde olduğunu bilmiyorlar mı? Kadınla erkeğin aynı şeyleri yaptığı ne zaman görülmüş? Hem zaten kadın milleti bacaklarının arasında bir yarayla, taşaksız doğmuştur, öyle değil mi, Senora Clara?"
Papazın sözüne karşı çıkmayı şimdiye dek kimse göze alamamıştı. Çünkü tanrı ona, herkesin içinde günahkârları mimlemek için kullandığı upuzun, suçlayıcı bir işaret parmağı ve duyguları alevlendirmekte birebir olan bir ses vermişti.
Neden bu kadar güzel bir kitapsın?
Doyamadım, kıyamadım okumaya ve son sayfalarına yaklaşmışken artık inceleme vakti geldi dedim ve mümkünse biraz kitapla dolup taşan, güzelleşen, acıya bürünen, merak duyan içimi açmak istedim..
Marquez'in "Yüzyıllık Yalnızlık" ının büyüsüyle buldum bu güzel kitabı. Yüzyıllık Yalnızlık'ta babamın