Öncelikle söylemeliyim ki, kalemi çok temiz bir yazar. Akıcı, okudukça okutturuyor kendini. Bu zor günlerde kafa dağıtmak için elime almıştım, ilaç gibi geldi. Kitabın çok farklı bir havası vardı, tarihe ilgili birisi olarak yazılanlar çok ilgimi çekti, okurken bir yandan da sürekli araştırma yaptım. Çok inanılmaz bir birikimle yazıldığı açıkça belli oluyordu bu yüzden yazarı da araştırmaya başladım ve Rana Demiriz’e hayran kalmadan edemedim.
Konusundan biraz bahsedeyim. Melike Mama Hatun’un kadın alplerinden birisi olan Mahsima Cihan Hatun, hükümdarlarının tahttan zorla indirilip esir alınmasıyla onu kurtaracak bir yol aramaya başlar. Önce yine Mama Hatun gibi kadın hükümdar olan Tamara’ya gidip yardım ister, sonraysa Tamara’nın şifacısından duyduğu bilgiye göre Işık Ülkesi’ni aramak üzere yola koyulur.
Mahsima bu yolda tek başına, yoldaşları esir, kendisiyse kaçak. Artık bir vatan haini. İsmini bırakarak Kuzgun kimliğine bürünür. Bu uğurda, kendini korumak için yeri geldiğinde eşkıyaların saldırısına maruz kalmış bir tüccar kızı, bey kızı yeri geldiğinde kervanı saldırıya uğramış bir yolcu olur.
Kitapla alakalı tek sıkıntım ucunun açık bitmesiydi. Ucu açık biten kitaplar hiç hoşuma gitmiyor, umarım ikincisi gelir. Neler olup bittiğini çok merak ediyorum, devamı olması gereken bir kitap bence.
Kitabın içindeki hikayeleri de çok sevdim bu arada. Tarihe ilgili olduğumu belirtmiştim, çok keyifli bir maceraydı bu kitabı okumak. Tarihe ilgisi olanlara, tarihi kurguları sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum. Yazarın kalemine mutlaka bir şans vermelisiniz.