Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi (Orta Boy) (8 Cilt)

İmam Buhari

En Eski Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi (Orta Boy) (8 Cilt) Gönderileri

En Eski Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi (Orta Boy) (8 Cilt) kitaplarını, en eski Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi (Orta Boy) (8 Cilt) sözleri ve alıntılarını, en eski Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi (Orta Boy) (8 Cilt) yazarlarını, en eski Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi (Orta Boy) (8 Cilt) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu Cerh ve Ta'dil bahsini hadis inkarcılarının gözüne sokun...
Buraya gelinceye kadar verdiğimiz tafsilâttan ve vâzıhan anlaşılmıştır ki eimme-i din-i İslâm rastgelen kimsenin rastgele rivayet ettiği şeylere derhal bel bağlayıp onunla amel edecek kadar safdil ve sahtekâr kimseler değillermiş. Hele isnad uydurmuş hatta uydurma isnada kulak asmış olmaları hiç vârid-i hâtır olamaz. Onlar râvilerin ahvaline nakîr ve kıtmîr tahkik edip adalette, hıfz ve itkânda her birinin layık olduğu dereceye tayin ve sikâtın bile hangi rivayetleri muteber, hangileri merdud olduğunu tebeyyün için hiçbir zahmetten kaçınmamışlardır. Hâsılı nukûlün makbullerini merdudlarından, vehleten merdud göründükleri halde mütâbaat ve itibar tarikiyle mertebe mertebe kesb-i kuvvet edebilmek şanından olanlarını münker olanlarından temyiz için rûvatın şahıslarını, berhayat oldukları zamanları, kimlerle mülâki olmuş olduklarını, keyfiyyet-i ahz ü tahammüle ve keyfiyyet-i rivâyete derece-i dikkat ve itinalarını pek sıkı bir kontrol altına almışlar ve din-i İslâm'da kizb ile gaybet haram- iken taraf-ı âlî nebevîden hayrü'l kurûn olduğu haber verilen sadr-ı evvelde bile - tesbit ve tevsîk-i rivâyât garaz-ı müstahseni ile - vera' ve diyaneti derece-i kusvâya varanları bile icabından ta'n ve cerh etmekten tehâşi etmemişlerdir.
Sayfa 315Kitabı okudu
Zilhicce'nin ilk on gününün fazileti
Zilhicce’nin ilk on gününün faziletine işaretle, Hz. Peygamber (s.a.s.); “Allah katında şu on günde işlenecek salih amelden daha sevimli bir amel yoktur.” buyurmuş, sahabîler, “Ey Allah’ın Resûlü! Allah uğrunda yapılacak cihattan da mı üstündür? “ diye sormuşlar. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.); “Evet, Allah yolunda cihat etmekten de. Ancak malını ve canını tehlikeye atarak cihada çıkan, şehit olup dönmeyen kimsenin cihadı başka. (O, bundan üstündür.)” (Buhârî, Îdeyn, 11) buyurmuştur.
Reklam
Cilt 7
Sa‘d b. Ebû Vakkās’tan rivayete göre müşârün ileyh demiştir ki: Bir kere Ömer radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin huzuruna girmek için izin istemişti. O sırada Resûlullah’ın yanında Kureyş’ten (Peygamber’in kadınlarından) bir kısmı yüksek sesle konuşuyor ve çokça dünyalık istiyorlardı. Ömer istîzân edince hemen kadınlar kalktılar ve perdeye koştular. Resûllullah Ömer’e izin verdi. Ömer huzura girdiğinde Resûlullah gülüyordu. Ömer, “Yâ Resûlellah! Allah seni daima mesrur etsin!” dedi. (Niçin güldüğünü anlamak istedi) Resûlullah, “Yanımda (görüşen) şu kadınlar senin sesini işitince hemen örtünmeye mübâderet ettiler de ona hayret ettim” buyurdu, Ömer, “Onların hürmetlerine, saygılarına ya Resûlellah siz daha müstehaksınız!” dedi. Bundan sonra da kadınlara hitap ederek, “Ey nefislerinin düşmanı kadınlar! Siz, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden korkmaz da benden kaçınırsınız?” dedi. Kadınlar da, “Yâ Ömer! Sen tab‘an Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden daha şedid ve haşinsin” diye karşıladılar. Resûlullah, “Yâ Ömer! Hayatım yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki şeytan sana hiç kavuşamaz. Sen bir sokağa girersen muhakkak o senin bulunduğun sokaktan başka bir sokağa yollanır, kaçar” buyurdu.
Sayfa 86
Enes b. Mâlik radıyallahu anhtan da: “Kim ki sevap kastederek Medine’de beni ziyaret ederse, o benim mücâvirim olur, kıyamet gününde ona şefaat ederim” buyurulduğu rivayet edilmiştir.
Cabir b. Abdullah (el-Ensari el- Selemi) radiyallahu anhumadan: Soyle demiştir: Nebi-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz öğleni (zevalden sonra) gündüzün sıcağında, ikindiyi henüz güneş (beyaz ve) tertemiz iken akşamı güneş battiginda, yatsiyi da kah (erken) kah (geç) kıldırırdı. Cemaati toplanmış bulduğunda tàcil, gecikmiş bulduğunda tehir ederdi. Sabah namazını ise onlar, yahut Nebî-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem karanlıkta kılarlardı." [B560 Buhari, Mevakit, 18.3
Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi (Orta Boy) (8 Cilt)
Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercümesi ve Şerhi (Orta Boy) (8 Cilt)
2. Cilt Sayfa 432
Yine Âişe radıyallahu anhâdan: Şöyle demiştir: İki namaz vardır ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onları sırran da, alâniyeten de (yani evinde de dışarıda da) terketmezdi. (Onlar da) sabah namazından evvel iki, ikindi namazından sonra da iki rek'at idi. 100 (B592 Buhârî, Mevâkit, 33.}
Reklam
984 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.