Okuduğum metin, “gerçek olaylardan esinlenmemiş, tamamen kurgusaldır,” desem de siz bana inanmayın.
Her türden dalavere, rüşvet, görevi kötüye kullanma, dalkavukluk (Allah Allah, çok ilginç değil mi?), bir o kadar siyasi yozlaşma, bürokrasi ve bireysel anlamda çelişkilerle dopdolu bir yalnızlık…
İşte size bir seçim gününde anlatılanlar…
Haaa, bu arada bir dip not ile araya gireyim: Kadınlar, Fransa'da 1944'te, İtalya'da 1945'te, Belçika'da 1948'de, Yunanistan'da 1952'de, İsviçre'de ise 1971'te seçme ve seçilme hakkına kavuşmuş.
Yani bizden çooook sonra…
Sadece oy pusulası ile verilen seçimlerimizi değil, her türden kararımızı sorgulatan bir kitap bu.