Tolstoy'da, insan, değişim gücüne, düşlemine ve zekâsına sahip olduğu oranda daha çok kendisidir, daha çok bireydir.
Buna karşılık, Lenin'e, Avrupa'ya, vb., karşı tutum değiştirdiklerini gördüğüm kişiler, birey olmayışlarında ortaya çıkıyorlar, kendilerini ele veriyorlar. Bu değişim ne onların yaratışıdır, ne buluşlarıdır, ne kaprisleridir, ne sürprizleridir, ne düşünceleridir, ne de delilikleridir; şiirsizdir bu değişim; değişen tarih anlayışına göre çok nesirsel bir hiza ve istikamete bakıştır; bir konum ayarlamasından başka bir şey değildir. Bu nedenle onlar bunun farkına bile varmıyorlar; sonuçta, hep aynı kişiler olarak kalıyorlar: Her zaman gerçeğin içindeler, içinde bulundukları çevrede ne düşünülmesi gerekiyorsa onu düşünüyorlar; kendi benlerindeki herhangi bir öze yaklaşmak için değil, ama başkalarıyla karışmak için değişiyorlar; değişim onların değişmeden kalmalarını sağlıyor.