Açıklamalı Orijinal Metin

Saray ve Ötesi

Halid Ziya Uşaklıgil

Saray ve Ötesi Gönderileri

Saray ve Ötesi kitaplarını, Saray ve Ötesi sözleri ve alıntılarını, Saray ve Ötesi yazarlarını, Saray ve Ötesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bütçede Zoraki Kısıntı
Sultan Reşat'ın cülusunun hemen akabinde bir gün Emrullah Efendi (İttihatçı) bana geldi ve oturmaya bile kuvvet bulmayarak yarı ayakta yarı sandalyede söyledi: “Sana mühim bir iş için geliyorum. Biliyorsun ki hünkâr için hükümet yirmi beş bin lira tahsisat teklif ediyor. Biz bunu fazla bulmuyoruz ama…” “Ama hünkâr kendiliğinden bunun beş bin lirasını terk edecek olursa efkâr-ı umumiye üzerinde pek iyi bir tesir hâsıl edecek.”
Sayfa 93 - Can Yay.Kitabı okudu
II. Abdülhamid’in Nazlı Büyümüş Sultanları
II. Abdülhamid’in naz içinde büyümüş sultanları, (kızları) adeta türedi bir hünkâr (padişah) mesabesinde (değerinde) gördükleri amcaları (Reşat) tarafından gelen bir memuru kim bilir ne mesabesinde telakki etmiş olacaklardı ki ‘bir harem ağası vasıtasıyla’ kimi hasta olduğundan, kimi çıkacak halde bulunmadığından, bahsederek itiraz ettiler, onlarla görüşmediler.
Sayfa 68 - Can Yay.Kitabı okudu
Reklam
Yıldız’ın Her Köşe Bucağından Ele Geçen Kâğıtlar (jurnal)
II. Abdülhamid sarayında, her dolabın, kâselerin içinden, velhasıl Yıldız’ın her köşe ve bucağından ele geçen kâğıtlar (jurnal) ambarlar dolusudur. Bunları hep toplatıyoruz. Bunların arasından kendi adamları tarafından kendi aleyhinde yazılanları da ele geçtikçe takım takım (kendisine) gönderteceğim.
Sayfa 55 - Can Yay.Kitabı okudu
Millet Açlıktan Kıvranırken II. Abdülhamid'in Sarayı
II. Abdülhamid sarayının bu müthiş boğazına akıp eriyen fakir milletin paraları çalkanıyor ve millet açlıktan kıvranırken her gün yüzlerce koyun, tavuk, hindi yutan, yüklerle meyve ve sebze, şeker eriten, mangalına bir avuç kömür, ocağına iki odun koymaktan âciz bir halk kara kıştan titrerken azim kazanların altına yüzlerce araba mahrukat (yakacak) döken bu saray mutfakları, adeta dağ mahabetiyle şişip kabarmış mahuf (korkunç) bir canavar şeklini alıyordu.
Sayfa 43 - Can Yay.Kitabı okudu
Millet Millet Dedikleri Şu Herif Değil mi?”
Abdülaziz bir gün yine Camlı Köşk’ten (Dolomabahçe Sarayı) sokağa bakarken, aşağıda tablasını koyarak müşteri bekleyen bir simitçi görmüş. Simitçinin pejmürde kıyafeti, soluk fesiyle yemenisine, ayakta yırtık çarıklarına bakarak dönmüş, etrafında halka çeviren mabeyincilerine gür sesiyle, ‘Gel!’ demiş ve onları camın önüne çekip simitçiyi göstererek, “Millet millet dedikleri işte şu herif değil mi?” demiş.
Sayfa 20 - Can Yay.Kitabı okudu
Geri16
66 öğeden 61 ile 66 arasındakiler gösteriliyor.