Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ün Son 300 Günü

Sarı Zeybek

Can Dündar

En Eski Sarı Zeybek Sözleri ve Alıntıları

En Eski Sarı Zeybek sözleri ve alıntılarını, en eski Sarı Zeybek kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hayatına kastedilmemesi için icabında canımızı feda etmeye azmetmiş olduğumuz büyük Atatürk gözümüzün önünde güpegündüz fani hayata veda edip gidiyor, herkes elleriniz kavuşturmuş, büyük bir acz içinde tazimkarane bir vaziyet almış duruyor ve kimsenin elinden bir şey yapmak gelmiyordu. Aman yarabbi... Adeta dehşet içindeydik. Bir ara Hasan Rıza dayanamadı, büyük bir teessür içinde bana: ''Kılıç bak, koca bir tarih göçüyor'' dedi. Saat tam 9'u 5 geçiyordu. (Kılıç Ali Büyük Önder'in Koruması)
"İlk kriz bir Kasım günü gelmişti. İlk ateş de bir Kasım günü geldi. Tıpkı son sancının bir Kasım sabahı geleceği gibi..."
Reklam
“10 KASIM 1938 PERŞEMBE … Atatürk’ün yaveri Salih Bozok, şuursuzca Saray’ın merdivenlerinden aşağı koştu. Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı kapattı. Az sonra içerden tek el silah sesi duyuldu. Sesi duyup odaya koşanlar içerde O’nu kanlar içinde buldular. Tabancasından kalbine sıktığı bir kurşunla devrilmişti…”
Sayfa 155Kitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Yorgundu. Düşmanı çökerten adamı, şimdi içindeki amansız düşman çökertiyordu.
Sayfa 61 - Doğan KitapKitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Nizamettin Nazif Tepelendioğlu anlatıyor; "Anında Ödemiş ve Aydın efelerini de hayran edecek bir zeybeğin kahraman figürlerini icraya başladı. Bu, hakikaten bir kahramanlık ayini idi. 'Rejime riayet ederse en çok 9 ay yaşayabilir' teşhisi konulan ve bunu bilen bir adam, dizlerini yere vura vura zeybek oynuyordu."
Sayfa 74 - Doğan KitapKitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Ve nihayet mart ortasında Paris Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Noël Fissenger Ankara'ya davet edildi. Fransızca doktor, 28 mart günü Çankaya Köşkü'nde Atatürk'ü muayene etti. Karaciğeri büyük buldu. Ayrıca karın boşluğunda bir miktar su (yani asit) toplandığını fark etti. Ve karaciğer iltihabı teşhisi koydu. Fissenger, bu teşhisten sonra Atatürk'e "anlayacağı dilden" durumun vahametini anlatmaya koyuldu: "Karaciğer, bir orduda levazım tedarik eden, orduyu besleyen bir kıtadır." Ama Fissenger, söze böyle girince Atatürk "Bilmediğin konuda konuşma" dercesine sözünü kesti: "Bazen orduda levazım teşkilatı bozulur. Lakin orduyu yine beslemek mümkün olur. Onları bir tarafa bırakınız."
Sayfa 85 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Atatürk'ün vasiyetini yazan genel sekreteri Hasan Rıza Soyak anlatıyor
"Ben, yatağın sağ yanında ayakta duruyor, kendisini müthiş bir heyecan ve teessür içinde seyrediyordum. Çok sakindi. Arada bir, yazdıklarına da göz atıyordum. Hem yazıyor, hem de bazı kelimeleri değiştiriyor, cümleleri, manalarına hiç halel getirmeden kısaltıyor, sadeleştiriyordu. Eşsiz muhakeme ve zarafeti burada da kendini göstermişti. Çok ince düşünüyordu. Mesela bir maddede, kendisine aylık bağlanmasını vasiyet ettiği hanımlardan beşinin soyadları yazılıydı; yalnız Bayan Afet'in soyadı yoktu; o, ailesinin soyadını kullanmıyordu. Henüz başka bir ad da almamıştı; bunu görünce diğerlerinin de soyadlarını yazmadı. Yine aynı maddede 'Vefatlarına kadar' ibaresi vardı; bunun yerine, 'yaşadıkları müddetçe' kaydını koydu; ona göre yaşamak esastı. Bir vasiyetnamede dahi olsa, bir insanın ölümünden bahsetmeyi nezakete ve hayırhahlığa uygun bulmuyordu. Dakikalar geçtikçe heyecanım artıyordu. Bu tarihi hadisenin tek şahidi olmak düşüncesi beni sarsıyordu."
Sayfa 134 - Doğan KitapKitabı okudu
Atatürk'ün silah arkadaşı Kılıç Ali anlatıyor
"Hayatına kastedilmemesi için icabında canımızı fedaya azmetmiş olduğumuz büyük Atatürk gözümüzün önünde güpegündüz fani hayata veda edip gidiyor, herkes ellerini kavuşturmuş, büyük bir acz içinde tazimkârane bir vaziyet almış duruyor ve kimsenin elinden bir şey yapmak gelmiyordu. Aman yarabbi... Adeta dehşet içindeydik. Bir ara Hasan Rıza dayanamadı, büyük bir teessür içinde bana: 'Kılıç bak, koca bir tarih göçüyor' dedi. Saat tam 9'u 5 geçiyordu."
Sayfa 192 - Doğan KitapKitabı okudu
Atatürk'ün terki hayat etmesinden sonra yaveri Salih Bozok anlatıyor
"Hekimler büyük ölünün odasından çıktıkları zaman yüzüm kim bilir nasıl korkunç bir hal almıştı ki operatörü Mim Kemal Bey telaşlanarak: 'Nereye gidiyorsun' diye sormaya mecbur oldu. 'Hiç' dedim, 'gidiyorum. İşim bitti artık.' Fakat Mim Kemal Bey bırakmadı. Kolumdan tutarak aşağı kadar indirdi. Kalbim, iki değirmen taşı arasına düşmüş bir buğday tanesi olsa ancak bu kadar ezilirdi. Ne ağlıyabiliyor, ne konuşabiliyor, ne de konuşulanları anlıyordum. Bir ara büsbütün kendimden geçmişim. Odadan deli gibi fırladım. 'Nereye' diye arkamdan koştular. 'Şimdi geliyorum' dedim. Bundan sonrasını hiç, ama hiç hatırlamıyorum." Atatürk'ün yaveri Salih Bozok, şuursuzca sarayın merdivenlerinden aşağı koştu. Alt katta boş bulduğu bir odaya dalıp kapıyı kapattı. Az sonra içerden tek el silah sesi duyuldu. Sesi duyup odaya koşanlar içerde onu kanlar içinde buldular. Tabancasından kalbine sıktığı bir kurşunla devrilmişti...
Sayfa 193 - Doğan KitapKitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
Savarona’nın öyküsünün ayrıntılarına girdikçe orada yepyeni bir Atatürk’le karşılaştım. Bize pek anlatmadıkları, öğretmedikleri bir Atatürk’tü bu... Okulda anlatılanlar kadar güçlü ve heybetli değildi belki ama sıcak ve yakındı. Hasta yatağında doktorlara küçük yalanlar söyleyecek kadar muzip, korumalarını atlatıp saraydan kaçarak sahil meyhanelerinde horon tepecek kadar yalnız, hayatını ortaya koyup yurt gezisine çıkacak kadar gözüpek, ölüm döşeğinde nutuk dikte ettirecek kadar güçlü, Ankara’ya, başkentine gidemeyince ağlayacak kadar insandı. Bizim gibiydi.
Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk
Biz, bir Türk bestesini dinlediğimiz zaman, ondan, geçmişin yarına bırakması lazım gelen hikâyesini, kalbimize giren oklar gibi duymak isteriz.
Can YayınlarıKitabı okudu
Sarı Zeybek
“Onun raksı bir ayin değil, bir mücadeleydi. Makedonyalının tabiatın zulmüne ve zalim kadere karşı son mücadelesi...”
Can YayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal Atatürk
“Milletime söz verdim; Hatay’ı alacağım. Namusum üzerine söylüyorum ki, o Türk toprağını Fransızlara bırakmayacağım. Sözümü yerine getiremezsem milletimin huzuruna çıkamam, yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilmem; yenilirsem bir dakika yaşayamam,”
Can YayınlarıKitabı okudu
Atatürk’ü son bir kez muayene ettikten sonra da Fransa’ya dönmek istediğini bildirdi. Bayar ve diğer hükümet erkânı, bir hafta, on gün daha kalmasını rica edince Fransız profesör şu yanıtı verdi: “Bırakın döneyim. Bir gün daha kalacak olursam ben, onun dediklerini yapmaya başlayacağım. Öylesine tesiri altındayım...”
Can YayınlarıKitabı okudu
516 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.