Manifesto niteliğinde bir teori kitabı olmasına rağmen yazarın kullandığı Türkçe’nin aynı zamanda edebi bir okuma keyfi de verdiğini belirtmek isterim. Yazarın çıkarımlarına hangi nesnel gerekçe ve yollardan ulaştığını sindire sindire ve detaylı bir şekilde anlatması üzerine düşünme, eleştirme ve fikir geliştirme fırsatı sağlıyor. Kitapta “Neden laiklik değil de sekülarizm? ” sorusuna -terminolojiye uzak bir mühendis olarak- yanıt bulamasam da (özellikle amaçlanmamış da olabilir), Türkiye’de milliyetçiliğin ilerlemesi gereken doğrultunun tarifi açısından kıymetli bir eser olduğunu düşünüyorum.