Yıllarca bize anlatılan hikayelerin sesi olmuş, sorgulamış ve eleştirmiş Nihan Kaya. Aslında Tanrı'dan çok Tanrı imgesinin esiri olunduğuna ve putlaştırıldığına değinir kitapta. Putlarına inanmayanları da inandırmaya ve onlara bunu kabul ettirmeyi görev edinmişlerdir. Bu nesillerdir böyle gider...
Evet, İbrahim putları yıktı ama insan kendi putunu ortaya çıkardı.
Kitapta kendi hikayesini acı içinde kıvranırken yeniden doğarak, filizlenerek yazan yazar, İbrahim'in, İsmail'in, Sara'nın, Ayşe'nin, Hacer'in, Rebeka'nın, Edrâ'nın, Zeyna'nın, Setenay'ın da sesi olmuştur aynı zamanda.
Kimsenin koruyamadığı çocukları kimlerin koruyacağını sorarak aslında içimizdeki kanayan yarayı deşmiştir çoğu kez.
Toplum, kültür, din, aile, cinsiyet ve cinselliği birbirinin içinde gerçek hikayelerle akıcı bir şekilde anlatmıştır yazar.
Ve kitabın sonlarına doğru "Hikayeyi hep kazananlar anlattı. Onu bir kez de yenilenlerden dinleyin." diyerek güçsüzün, çaresizin çıkaramadığı sesleri duymaya, dinlemeye ve onları feda etmemeye teşvik etmiştir sevgili Nihan Kaya.