"...Ayşe kız bir öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta.
Ayşe kızın öpücüğü buluta ulaşınca,bulut şöyle bir şaşırdı.
Ama sonra toparlandı,kocaman bir gül biçimini aldı.
Gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine iri ak bir gül açmadı.
Ayşe kız bu ak gülü hayranlıkla seyrederken, bulut yine kımıldadı,
yayıldı, toparlandı, yürek biçimini aldı, yani bulut oldu yine.
Lafı fazla uzatmalayım, o günden sonra bulut Ayşe kızdan ayrılmadı."
Ayşe kız öpücük yolladı parmaklarının ucuyla buluta. Ayşe kızın öpücüğü buluta ulaşınca, bulut şöyle bir şaşırdı. Ama sonra toparlandı, koskocaman bir gül biçimini aldı. Gökyüzü gökyüzü olalı, bu mavi atlasa böylesine güzel, böylesine iri ak bir gül açmasdı.
Her çiçek, gül olsun, lale olsun, karanfil olsun, kesilip de kara toprağa düşerken "Ah!" Ediyordu, ama çiçek olduklarından o kadar hafiften çekiyorlardı ki bu ahı kendilerinden başkası duymuyordu.
Az gidip, uz gidip,dere tepe düz gidip,arkaya dönülüp bakılınca bir arpa boyu yol gidildiğini görmek yok mu, işte bu,benim küçük kafamın bir türlü almadığı nesneydi.