Kuşkusuz artacak yalnızlığım sevgili çocuk
Biliyorsun ben hangi şehirdeysem
Yalnızlığın başkenti orası
Bir de yine sevgili çocuk Biliyorsun kişi tutkularıyla Yalnızlığını adlandırıyor o kadar
Biz yeni bir hayatın acemileriyiz
Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor
Şiirimiz aşkımız yeniden,
Son kötü günleri yaşıyoruz belki
İlk güzel günleri de yaşarız belki
Şimdi
utançtır tanelenen
Sarışın çocukların başaklarında.
Ovadan
Gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
Çeviriyor o küçücük güneşimizi.
Taşarak evlerden taraçalardan
Gelip sesime yerleşiyor.
Sesimin esnek baldıranı
Sesimin alacağı baldırını.
Ve kuşlara doğru
Fildişi: rüzgarın tavrı.
Dağ: Güneş iskeleti.
Tahta heykeller arasında denizin yavrusu kocaman.
Kan görüyorum taş görüyorum bütün heykeller arasında karabasan ılık acemi -uykusuzluğun sütlü inciri- kovanlara sızmıyor.
Annem çok küçükken öldü
beni Öp, sonra doğru beni.
#hergecebirşiir
Eşdeğeriyle yan yana yürürken
Cehennem sokağında birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.
Saat beş nalburları pencerelerden
Madeni paralar gösteriyorlar,
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık;
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.
Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.