Meade' in düşüşüsünün başladığı, ne yazması gerektiğini bilemediği ama birkaç senedir kitap yazamadığından ötürü olacak ki kendisinde bir an önce yeni bir kitap çıkarma gereği hissetmiş olduğundan, çıktığı dönemin basit romanlarının etkisinde kalıp, kendini kaptırdığı sadece basit bir polisiye. Bana göre diğer romanlarına ve ününe gölge düşürmüştür.
Bu kitap aksiyon-gerilim severler için gayet tavsiye edebileceğim bir kitap. Kurgusu birçok yönden klasik gerilim kitaplarına benzese de her yazarın farklı hayal dünyası vardır ve bu kitabı okurken de bu yazarın da gerilimi farklı noktalardan ele alarak hoş bir eser yazdığını belirtmek gerekiyor. Kitabın baş karakteri ile kendinizi özdeşleştirebileceğiniz kadar orijinal hoş bir karakter. Onun korkuları bazı yerlerde çok abartılsa da yinede hiç korkmayan korkusuz ajan durumu yaratmadığı için kitabı daha da inanılır kılmış. Kitapta gizem yaratmak, merakta tutmak için ve şaşırtmak için güzel noktalara değinilmiş ve kitabın sonuda gerçekten şaşırtıcı ve okuduğunuza değdiğini gösterecek kadar aksiyon dolu bir kitap. Bana adeta “Dehşet Kapanı” izlemişim gibi hissettiren bazı kasapçılık, kesme-doğrama, satır-bıçak işini sevenler, FBI’a ajanlara, polisliğe ve dedektifliğe ilgi duyanlar için orta seviyeli beğenilesi bir yanı olan cinayet-polisiye kitabı. Kitabın ileriki sayfaları gerçekten hızla çevirerek geçeceğiniz kadar akıcı ve heyecan dolu aksiyon olaylarıyla dolu. Glenn Meade’yi her ne kadar gerilim-polisiye ve aksiyon-gerilim dallarında favori yazarlarımdan saymamış olsam da hoş bir dille güzel bir eser ortaya çıkardığını düşünüyorum. Ve diğer kitaplarını da ilgimi çektiği takdire okuyacağım yazarlar arasında. Eseri okuyun, bir şey kaybetmeyeceğinize eminim :) Detaylı Yorumlar İçin; yorumatolyesi.blogspot.com.tr/2016/05/seytani...
Sıkıcı birkaç yer dışında heyecan temposunun hep yüksek kaldığı sevdiğim türde kitaplardan birisi. Özellikle sürpriz sonlu olunca böyle , insan okumalara doyamıyor vallahi . . .
İsmine bakınca insan çok daha farklı bir şey bekliyor tabi ama yazar çok fazla sıkmadan okuyucunun merak duygusunu hep gıdıklamayı başarmış. Öyle şafşatalı cümleler kullanma ihtiyacı duymamış. Gayet basit ve anlaşılır cümlelerle kendini çok güzel ifade etmiş. Gerilim severler için güzel okunabilir bir kitap . . .
Bence, Glenn Meade'nin yazım tarzının tamamen dışında yazılmış bir roman. Glenn Meade deyince benim aklıma, tarih, entrika, komplo, aşk, ihtiras, savaş, gerçek dünyadan yansımalar ve bunların harmanlanması geliyor. Bu kitap da bunları göremedim. Bu açıdan değerlendirdiğimde evet sürükleyici sıradan bir polisiye roman, bir Glenn Mead klasiği değil.
Okuduğum tek Glenn Meade kitabı. Sürpriz finali, heyecanlı ve sürükleyici hikayesiyle okuru saran bir kitap. İdam edilen bir seri katilin cinayetlerinin tekrardan ve tıpkısı gibi işlenmeye başlamasını konu alan kitapta katilin Kate Moran'a uyguladığı psikolojik baskı gerçekten güzel işlenmiş. Paris'te ve İstanbul'da yaşanan gerilim dolu anlar ise kitaptaki unutulmaz bölümlerden.
Ben yazarın adeta döktürdüğü eserlerini çok beğeniyorum. Bu sefer kurgu biraz zayıf kalmış inkâr etmeyeceğim ama sanki bunu düşünür gibi yazar kitabın içine İstanbul’u, Yerebatan Sarnıcı’nı da katmış ve beni benden aldı. O sahneler güzeldi.
Kate Moran adlı FBI ajanının çevresinde gelişen bu hikâyede katil hem kızları hem de kızların babalarını öldürüyor. Kate bu işin peşini hiç bırakmıyor ve işin sonunda başarılı oluyor. Ta ki...
Katil yakalanıyor, öldürülüyor çok şükür diyoruz ama o da ne? Henüz kitabın başındayız. Aynı tarzda işlenen cinayetler devam ediyor. Tabi ters köşe bir finalin de bizleri beklediğini söylememiz gerek. Psikolojik unsurlar da güzel eklenmiş yazarı.
Bir diğer nokta da tarzının dışına çıktığı ama ne zaman yeni şeyler denemedik ki? Bence devam ettirirse bu şekilde de belirli bir başarı sağlayacaktır.
Hepimize iyi okumalar dilerim..
Okuduğum ikinci Glenn Meade kitabıydı ve ilk okuduğum Kar Kurdu kitabına istinaden çok farklıydı.
Glenn Meade ustalığını burada da göstermiş. İyi bir polisiyle kitabı ile farklı tarzda kitaplar yazabileceğini kanıtlamış. Tamam bir Grangé gibi değil ama asla da kötü bir polisiyle diyemem.
Washingtondan başlayıp, Parise, Paristen İstanbul'a, İstanbuldan Frankfurta alıp alıp götürdü. Son ana kadar katilin kim olduğunu çözememem de ayrı bir tad bıraktı bende.
Helal olsun ve polisiye roman sevenlerin okuması gereken bir kitap demekten başka bir şey de gelmiyor içimden.
Kesinlikle harika bir kurgu, Glenn Meade yazı ve kurgusunu beğendim bir yazar diğer kitapları polisiye olmasına rağmen bu kitabı gerilim ,gizem ve polisiye.... Grange tarzı olmuş bir kitap oldukça sürükleyici.İrlandalı bu yazarı okumadıysanız bu kitapla başlayıp Romanov Komplosu'yla devam etmenizi tavsiye ederim. İyi Okumalar....
Açıkçası başlarda okurken ilgimi çekmese de okumaya devam ettikçe Glenn’in korkutucu anlatımında dikkat çeken şeyin üslübu ve karakterlerin ustalıkla anlatılmış olmasıydı. Kitapta dramatik aksiyon, sürükleyicilik, korku ve düşünmek yeteneğini oldukça net yaşatıyor okurken...
Romanda saplantılı bir fikrin kendi içinde ne kadar tutarlı olduğunu düşünüp, bunu düşündürdüğünüzde de kendinizden korkmaya başlayacağınız kadar sizi içine çekip bir parçası yapacak kadar sürükleyici.
Glenn Meade ile yine ordan oraya koşturdum durdum. Soluksuz okuduğum bir polisiye ve aksiyon oldu Şeytanın Müridi. Bir kaç incelemede yazar tarzından çıktı diye eleştiriler okudum ancak buna katılmıyorum çünkü bir yazar kendini bulmak adına bir çok şey deneyebilir ve bu onun bir arayış yolculuğudur. Mühim olan bu arayışındaki denemelerinde ne kadar başaralı olduğu. Bana kalırsa da oldukça başarılı olmuş. Evet yazar genelde tarih ile aksiyonu harmanlayarak ya da komplo teorileri kullanarak ilerleyen bir yazar ve bunda oldukça başarılı çünkü yaptığı işi önemseyen ve araştıran biri. Ben polisiye tarzında da çok iyi bir iş başardığını düşünüyorum.
Gelelim kitaba. Kate Moran bir FBI ajanı ve genelde babalarla kızlarını belli bir ritüel ile kurban eden bir katilin peşindedir uzun yıllardır ve bunda başarılı da olur ancak bu başarıya ulaşana kadar çok sevdiği iki kişiyi bu katile kurban verir. Hikâye bu katilin yakalanıp idamıyla başlıyor. Peki öldüğünü bildiğin bir katil dirilip cinayetlerine devam edebilir mi? İşte hikâye bu kurgunun etrafında şekilleniyor. Romanda cinayetlerin işlendiği mekanlardan biri de İstanbuldaki Yerebatan Sarnıcı. Hikâyenin insanı içine çeken kurgusu ve yazarın akıcı kalemi bir araya gelmiş ve çok güzel bir iş çıkmış.
Elbet piyasa kitabı diyenler çıkacaktır. O arkadaşlara tavsiyem kendileri bu kadar uzun soluklu bir şeyleri yazmayı denesin ve biz de onların yazdıklarını okuyup konuşalım burada.
Ben Glenn Meade okuyup onu tanımanız taraftarıyım. Ben bu yolculuğa devam edeceğim.
Sabah kalkın kahvaltınızı yapın... Sonra bu kitaba başlayın ; 12 saat okuduktan sonra bir 10 dakika okuduklarınızı sindirme molası verin... Sonra bir 12 saat daha okuyarak günü tamamlamış bir şekilde kitabı bitirin. Sonra da gidin ve intihar edin... O kadar akıcı ve açık bir kitapki filmi olsa izlemem çünkü filmi kitabın değerini düşürecek seviyede...:)
KU-SUR-SUZ! Film gibi bir roman adeta. Sürekli heyecan, sürekli aksiyon, sürekli gerilim! Devamlı "kim? ne? neden? nasıl?" soruları kafanızda dolaşıp duruyor. 520 sayfanın her bir sayfası bu kadar mı başarılı olur, bence ancak bu kadar başarılı olabilir. Gerçekten gözünüzün önünde bütün yaşananları izliyormuş gibi okuyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz. Kate Moran bir FBI ajanıdır ve yıllardır peşinde olduğu Constantine Gamal isimli bir seri katil vardır. Gamal nihayet yakalanır ve idamından önce Kate ile son kez yüzleşir. Bu öyle bir yüzleşme sahnesidir ki akla Hannibal Lecter ve Clarice Starling gelmektedir. İkilinin çok tuhaf bir ilişkisi vardır ve Gamal'a hayranlık duymamak mümkün değildir. Neticede Gamal'ın idamı gerçekleşir. Tam da bu noktadan sonra bire bir Gamal'ın işlediği çifte cinayetler tekrar boy göstermeye başlar. Kate Moran'ın aklına Gamal'ın son sözleri gelir. Şimdi şeytanın bir havarisi mi vardır yoksa daha da korkuncu Gamal hâlen hayatta mıdır? Kate bu sorunun cevabını Yerebatan Sarnıcı'nın karanlık dehlizlerine kadar uzanan bir yolculukta bulacaktır.
