Türk öykü Edebiyatı'nın en önemli yazarlarından biri olan ve 'Yazmasam deli olacaktım.' diyerek yazmanın zâtında ne derin bir tutku olduğunu ifade eden usta kalem...
Yazarı, zamanın ortaokul kitaplarında yer alan 'Odanın içini ekmek kokusu doldurmuştu. Semaver ne güzel kaynardı.' cümleleriyle başlayan Semaver adlı öyküsüyle sevmiştik. Kitabı okuyunca kitap beni sıcaklığın, dostluğun, arkadaşlığın, yokluğa rağmen paylaşmanın, aile saadetinin olduğu o güzelim günlere götürdü. Mutluyduk, mutlu bir çocukluğumuz vardı.
Gelelim kitaba; kitap 19 öyküden oluşmakta olup çoğunluğu muhteviyat itibariyle deniz, balık, ada, kuşlar vs üzerine kurulu doğa ile iç içe olan ve kahramanları yurdum insanı olan kişilerden oluşuyor. Ayrıca yer yer mizahi tarzda tasvirleri yüzüme bir gülümseme kondurdu.
Yazar, doğa ve insanlarla iletişim halinde izlenimi verdiği halde içten içe bir yalnızlık yaşadığını düşündürmüyor değil. Yazmanın doğasına aykırı belki de...
Son olarak yazarı rahmet ve minnetle anıyorum. Ne denir ki ' O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler...'